Siyaseti öğrenemeyen siyasetçiler
16 Nisan referandumuna dört hafta var.Sandıktan evet mi çıkacak, hayır mı; güya belli değil.Benim görüşüm, 'evet'in kazanacağı yönünde ama tek olmadığımı biliyorum.Gözümüzün...
16 Nisan referandumuna dört hafta var.
Sandıktan evet mi çıkacak, hayır mı; güya belli değil.
Benim görüşüm, 'evet'in kazanacağı yönünde ama tek olmadığımı biliyorum.
Gözümüzün önünde o kadar sağlam dayanak noktaları var ki…
Kemal Kılıçdaroğlu bile evet çıkacağından emin.
Deniz Baykal da hiç tereddütlü görünmüyor.
*
Hayır çıksın diye çabaladıklarının farkındayız, kör değiliz.
Yine de kaybedenler kulübünün en has üyeleri olduklarını aşikâr ediyorlar.
Sadece referandum olsa iyi…
İki sene sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini de R. Tayyip Erdoğan'ın kazanacağına inanıyorlar.
*
Böylesine teslimiyetçi muhalefet olduktan sonra, Erdoğan'ın sırtı yere gelir mi?
Bu manzaranın sevindirici yanlarını da gözden kaçırmamak gerek.
En azından milleti hafiften tanımaya başlamışlar.
Biraz geç oldu ama zararın neresinden dönülse kâr.
İleride daha iyi anlarlar.
Yavaş yavaş…
Acelemiz yok.
*
Hele şu hamleler yürüsün.
Çanakkale 1915 köprüsü, çevre yollarıyla beraber bitsin.
Üçüncü havalimanı tamamlansın.
Üretimi, ihracatı uçuralım.
Eğitimi hale yola koyalım.
Kültürün elinden tutalım.
Gereksiz işler sınıfında görmekten vazgeçelim.
*
Bu arada o elemanlar da biraz siyaset öğrenmiş, işin sırrının hizmetten geçtiğini anlamış, millete tepeden bakmanın yanlışlığını fark etmiş olurlarsa…
Bir ihtimal iktidara bile gelirler.
Zaten önemli olan, iktidarda kimin bulunduğu değil.
Kimlerin o hizmetlere talip olduğu.
Bunu bir türlü anlatamıyoruz.
*
Kemal Bey, Erdoğan gibi konuşsa ve öyle davransa, onun yaptıklarını yapsa…
En azından o yolda mesafe kat etse, çalışsa…
Milletin onunla arasında kan davası yok ya, elbette gider oyunu seve seve verir.
Aynı şekilde Erdoğan onun gibi olsaydı, oy seviyesi eşit çıkardı.
Kimse kara kaş, kara göz uğruna seçmiyor.
*
Tekrar edeyim, bu hususlar sır olmamasına rağmen anlatmak zor.
Çünkü anlamamakta ısrarcı o arkadaşlar.
Bakınız, Deniz Bey neler söylemeye başladı.
“O kadar yetki, peygamberi bozar”mış.
Tövbe tövbe.
*