Yangın olur, biz yangını seyrederiz
Bolu Kartalkaya’daki yangın faciası bize ders olur mu? Olur. Mutlaka gereken dersi alırız. Fakat her zaman olduğu gibi ödev kısmını ihmal ederiz. Hâlbuki ders almak yetmez. Dersin sonrasında üstümüze düşen ödev ne ise onu da noksansız yerine getirmemiz gerekir. Ki öğrendiğimiz, anladığımız böyle anlaşılır. Maalesef her zamanki gibi bunu da sadece bir süre konu edeceğiz. Neler yapılması gerektiğini konuşacağız. Cezaları, tedbirleri, ihmalleri bütün ayrıntısıyla ele alacağız. Sonra bir başka felaketle
Bolu Kartalkaya’daki yangın faciası bize ders olur mu? Olur. Mutlaka gereken dersi alırız.
Fakat her zaman olduğu gibi ödev kısmını ihmal ederiz.
Hâlbuki ders almak yetmez.
Dersin sonrasında üstümüze düşen ödev ne ise onu da noksansız yerine getirmemiz gerekir.
Ki öğrendiğimiz, anladığımız böyle anlaşılır.
Maalesef her zamanki gibi bunu da sadece bir süre konu edeceğiz.
Neler yapılması gerektiğini konuşacağız. Cezaları, tedbirleri, ihmalleri bütün ayrıntısıyla ele alacağız.
Sonra bir başka felaketle karşılaşınca gündem kendiliğinden değişecek.
Bizde ne felaket biter ne facia.
*
Haber duyulur duyulmaz ciddiyetini hep beraber fark ettik.
Önce “yangın çıktı, ölen var” şeklinde gelen haberle bir kişi hayatını kaybetti şeklinde anladık.
Ardından can kaybının 10’a çıktığı açıklandı.
Bir süre sonra 66 can kaybı olduğu bildirildi ki facianın boyutu bir anda çok büyüdü.
Zaman geçtikçe facia büyüyordu.
Daha sonra 66 değil, 76 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini öğrendik.
Yangının ikinci gününde ise kaybımız 79’a yükseldi. En son 78 olduğu açıklandı.
Alıştıra alıştıra söylemek dedikleri bu galiba.
Erken baskı yapan gazetelerin noksan can kaybı ile okurlara ulaşması kaçınılmazdı.
*
Otelin kural gereği denetiminden söz ediliyor ama ihmaller zinciri o kadar geniş çaplı ki, insan canına ne ölçüde değer verdiğimizi gayet net bir şekilde anlatıyor.
Yangın merdiveni…
Yangın alarmı…
Yangın musluğu…
Yangın hortumu…
Yangın pompası…
Yangın tatbikatı…
Yangın tüpleri…
Yangın sensörü…
Yangın yeterlilik belgesi…
Yanan otelde bulunması gereken bu hususların tamamına yakını ya hatalı ya kusurlu ya noksan yahut arızalı.
Sanki kast edilen yangın çıkma ihtimali değil de Çin’den turist olarak gelecek Bay Yang’ın kullanımına sunulacak hizmetler.
“Allah’ın Çinlisi, kim bilir ne zaman gelecek, salla gitsin” diyerek ihmal ettiler herhalde.
*
İtfaiye 54 dakikada ulaşmış.
Bolu merkezden su dolu depoyla, bol kıvrımlı ve dik yokuşlu yolu, üstelik yarım metreden fazla kar buz varken o yolu o kadar sürede almak, yine de iyi sayılır.
İtfaiye araçları yangın başlamadan beş dakika önce “içine doğmuşçasına” yangın ihtimali olduğu düşüncesiyle yola çıksaydı bile, yine en erken 50. dakikada gelirlerdi.
O yolu kullananlar bilir, kış şartlarında özel araçla bile tırmanmak kolay değildir.
Kartalkaya mevkiinde ve biraz aşağıdaki Sarıalan yaylasında bulunan otellerin sayısı ve yatak kapasitesi dikkate alındığında, yangın ihtimaline karşı tedbirli olmak adına, orada en az bir itfaiye aracı hazır tutulması gerekirdi.
Bugüne kadar öyle bir tedbir düşünülmemiş. Bundan sonra düşünülür mü, ona da “mutlaka” diye cevap vermek hakikaten zor.
*
Faciadan sorumlu olan, yangında kusuru bulunanlara verilecek cezalar, 79 (yahut 78) canımızdan hiçbirini geri getirmeyecek ama belki başkaları için ibret olur.
Otel sahibi/işletmecisi ve yöneticileri elbette böyle bir neticeyi arzu etmezdi.
Yıllarca emek verilen bir otelin yanıp kül olmasını hiç kimse istemez.
Yine de görüldüğü kadarıyla kusur ve ihmal öne çıkıyor.
Alınması gereken tedbirler basitti ve yüksek maliyet gerektirmiyordu. Şimdiki zararın boyutu elbette çok fazla; kıyas götürmez. Bina bütünüyle yok oldu. Geride kalan kısmı da büyük ihtimal yıkılacak.
*
Acımız hakikaten çok büyük. Tanıyan tanımayan göz yaşı döktü, acıyı paylaştı.
Yangında bütün fertleriyle can veren aileler var. Anne, baba, çoluk çocuk hepsi kurban gittiler. Mekânları cennet olsun.
Oteldeki yangın söndürüldü ama yakınlarını kaybedenlerin yüreğindeki yangın hiçbir zaman sönmez.
Cenabı Allah sabır versin.
