Ehl-i Sünnet Müslümanının Yirmi İki Hususiyeti Nelerdir?
BU devirde bir Müslüman, nasıl Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanı olur? Birincisi: İtikad (inanç) konularında, Ehl-i Sünnetin iki imamından (din önderinden) birine bağlanmak gerekir. Bunlar İmam Eş’arî ve...
BU devirde bir Müslüman, nasıl Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanı olur?
Birincisi: İtikad (inanç) konularında, Ehl-i Sünnetin iki imamından (din önderinden) birine bağlanmak gerekir. Bunlar İmam Eş’arî ve İmam Mâturidîdir. İkisi arasında usule, esasa, temele ait bir anlaşmazlık mevcut değildir. Lafzî kırk kadar ayrıntıda farklılık vardır. Eş’arîler Maturidîler birbirlerini sapıklıkla suçlamaz.
İkincisi: Amele ait konularda dört mezhepten birinin fıkhını bütünüyle kabul etmek gerekir. Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhepleri ve fıkıhları. Bu dört mezhep esasta birdir, teferruata ait meselelerin bazısında esasa taalluk etmeyen farklılıklar vardır. Bunlar birbirini sapıklıkla suçlamaz, hepsi kardeştir.
Üçüncüsü: İslam dininin yorumu, anlaşılması, hayata uygulanması konusunda Selef-i Sâlihîne bağlıdır. Selef-i Sâlihîn Müslümanların ilk üç kuşağıdır. Ashab-ı Kiram, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn.
Dördüncüsü: Ehl-i sünnetten olabilmek için başta Hulefa-i Râşidîn (radiyallahu anhüm ecmaîn) efendilerimiz olmak üzere Ashabın hepsine sevgi ve saygı beslemek, onlardan bahs edilirken hayır dua etmek gerekir. Onların arasında bundan bin dört yüz yıl önce geçmiş üzücü hadiselerin hükmü Allaha, Mahkeme-i Kübraya bırakılır.
Beşincisi: Ehl-i Sünnet olabilmek için bütün firak-ı dalleye (bozuk ve sapık mezheplere ve fırkalara) cephe almak, onlardan uzak durmak gerekir. Mutezileye, Haricîlere, Râfizîlere ve diğerlerine. Bunlar kelam kitaplarında yazılıdır.
Altıncısı: Ehl-i Sünnetten olmak için, ilim sahibi olmayanların, müfessirlik icazetine sahip bulunmayanların Kur’an-ı Kerimi kendi re’y ve hevalarıyla yorumlamamaları, kendi kafalarına göre hüküm çıkartmamaları gerekir. Bu iş icazetli râsih ulemanın, zikir ehlinin işidir.
Yedincisi: Ehl-i sünnet Müslümanı ihtilaflı ve çekişmeli konularda, Sevâd-ı âzam dairesi içinde bulunur. Sevâd-ı Âzam büyük karaltı (topluluk) demektir. Resul-i Kibriya Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) Ümmetim içinde bir tartışma olduğu vakit siz Sevad-ı âzam dairesi içinde olunuz mealinde buyurmuşlardır.