İmam-Hatip Okulları Islah Edilerek Gerçek İslam Mekteplerine Dönüştürülmelidir
1950’de İstanbulda Vefa bozacısı civarında eski bir konakta faaliyete geçen ilk İmam-Hatip mektebini düşünüyorum. Osmanlı devletinden kalmış nice büyük icazetli hocalar, dersiamlar, üstadlar, mümtaz...
1950’de İstanbulda Vefa bozacısı civarında eski bir konakta faaliyete geçen ilk İmam-Hatip mektebini düşünüyorum. Osmanlı devletinden kalmış nice büyük icazetli hocalar, dersiamlar, üstadlar, mümtaz muallimler, allameler orada öğretmen olmuşlardı. Ahşap ve fersude binası çürüktü ama eğitimi çok sağlamdı.
Okulda Arapça, Farsça, Osmanlıca okutuluyordu. Ehl-i Sünnete uygun akaid, usul-i fıkıh, fıkıh, usul-i hadîs, usul-i tefsir ve daha nice ulum-i islamiye okutuluyordu.
Sonra bu okulların sayısı çoğaltıldı. Şu anda üç bini geçti sanıyorum. Kemiyet nicelik artarken, keyfiyet nitelik aynı seviyede kalmadı, kalite çok düştü.
Okullardaki ehl-i sünnet hassasiyeti erozyona uğradı. Mutezilî, İbn Teymiyeci, Selefî, mezhebsiz, telfikçi, Mason Afganîci, hattâ Kur’anın üç yüz küsur muhkem ayetinin bugünü hükmü geçerli değildir, onlar tarihseldir diyen Fazlurrahmancı sızmalar oldu. Arapça eğitimi öylesine zayıfladı ki, üç sene ortaokul, dört sene lise, cem’an yedi sene bu lisanı okumuş ve mezun olduğunda Arapça gazete bile okumaktan âciz, kimseler bile görüldü.
1950’li yıllarda Ankaranın yüksek tepelerinden birindeki kodaman ve azılı bir Kemalistin, biz irticayı=gericiliği dıştan saldırarak yıkamadık, bu sefer içten mihraptan yıkacağız dediği rivayet edilmişti.
Bütün İmam-Hatiplileri kasd ederek söylemiyorum, elbette istisnalar vardır ama genelde bu okullar çok sabotaja uğradı, seviyeleri kasden düşürüldü, büyük kayıplar verildi.
Açıklanmıyor ama İmam-Hatip mekteplerini sulandırılmış light ve ılımlı İslam akımına alet etmek isteyen derin projeler olduğu anlaşılıyor.