Ne Akıl Kaldı Ne Hafıza
ÜNİVERSİTELERDEN birinde birkaç öğrenci ile şöyle bir deneme yapmışlar: Öğrencilere çok kısa, çok basit, çok sade, çok kolay anlaşılır bir metin okumuşlar. Şuna benzer bir metin:...
ÜNİVERSİTELERDEN birinde birkaç öğrenci ile şöyle bir deneme yapmışlar:
Öğrencilere çok kısa, çok basit, çok sade, çok kolay anlaşılır bir metin okumuşlar.
Şuna benzer bir metin: “Öğleden sonra saat 14.30, hava açık ve güneşli, Kadıköy iskelesi önünde otuz beş kırk yaşlarında bir bey bekliyor. Koyu mavi düzgün bir elbisesi var, kolunda pardösüsü, elinde James Bond çantası. Saçları arkaya doğru taranmış. Her halde birini bekliyor. Biraz sonra beklediği kişi geliyor. Otuz yaşlarında biri, spor ceketli, gri pantolonlu, omuzunda bir fotoğraf makinası asılı. Birbirlerini görünce tebessüm ediyorlar, kucaklaşıp el sıkışıyorlar, sonra konuşa konuşa çarşıya doğru yürümeye
başlıyorlar.”
Gördüğünüz gibi metin çok basit ve içinde soyut fikirler, kavramlar yok.
Okuma bittikten sonra öğrencilere, size okunan bu metinden hatırınızda kalanları kağıda geçiriniz demişler.
Facia bundan sonra ortaya çıkmış… Mavi elbise koyu gri olmuş. Bond çanta spor çanta olmuş, arkaya taralı saçlar yana taranmış, buluşan iki kişi tebessüm etmemişler, suratlarını asıp birbirlerine hiddetle söylenmişler, çarşıya değil, Haydarpaşa tarafına yürümüşler, yürürken de sinirli bir şekilde el kol hareketleriyle birbirlerine çıkışıyorlarmış…
Okunan metinde bazı detaylar unutulmuş.
Zamanımızın müzmin zaaflarından… Söylenileni, okuduğunu doğru dürüst anlamamak…
Bu hale nasıl geldik?
Deliler gibi cep telefonu ile meşgul olmak.
Televizyonların aptallaştırıcı, salaklaştırıcı yayınlarını seyretmek.
Medya.
Sersemletici eğitim.
Beynin iki yarıküresinin de iyi şekilde eğitilmemesi.
Marazî unutkanlık.
Dikkatsizlik.
Hafızasızlık.