Ölü rüzgârlar
Dijital ruhların kuytu köşelerinde kaybolup duranlara baktıkça hissizleşmenin belgesi galiba bu olsa gerek diyoruz.Paulo Coelho’nun dediği gibi, “İstediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek”...
Dijital ruhların kuytu köşelerinde kaybolup duranlara baktıkça hissizleşmenin belgesi galiba bu olsa gerek diyoruz.
Paulo Coelho’nun dediği gibi, “İstediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek” arasındaki ayrımı yapamayan dijital bir kalabalığın içinde dolaşıp duruyoruz...
Günahlarına değil, ortaya çıkma ihtimalinden korkan dijital bir kalabalığa karışmanın hüznüyle yaşamak gerçekten kahredici.
***
Risk sermayedarları, istikbal avcıları, kariyer budalaları arasında geçip giden insanların arasında kalanlar ise ayakta kalma ve yaşama savaşı veriyor.
Amerikalı eğitimci Stefanie Sanford, “İlk önce kendiniz bir şeye sahip çıkmıyorsanız, sizin için yapabileceğim hiçbir şey yok” derken dünyanın hemen her yerindeki bir hastalığı bize anlatıyor.
Geleceğin korkuları ve sınırlamaları üzerine karakterlerini şekillendiren kalabalıkların sayısı da her geçen gün dünyanın her yerinde artıyor.
Bu durumu dijital çağın yedi başlı ejderhaları olan sosyal medya araçları da olağanüstü tetikliyor.