Şüphe dağları
Dünya şüphe çağında yaşıyor diyebiliriz...Rejimleri, şirketleri, insanları artık şüpheler yönetiyor.“Yalan” ve “Doğru” arasına bir sınır duvarı gibi örülmüş...
Dünya şüphe çağında yaşıyor diyebiliriz...
Rejimleri, şirketleri, insanları artık şüpheler yönetiyor.
“Yalan” ve “Doğru” arasına bir sınır duvarı gibi örülmüş çizginin adı; şüphe.
Her iki yakadaki hayatların yol haritası şüphe.
Günümüzdeki pusula şüpheler.
Bilgi çağından sonra şüphe çağında kendine yol bulmak artık zor.
Sisler bulvarında yürümek gibi bir şey.
Bilgiye ulaşmak artık çok önemli değil, hangi bilginin doğru oluşu daha çok önemli.
Ve şüphelerin ışığında yüzlerce farklı bilgiyi öğrenen insanın kararsızlığı da bu yüzden.
H
Eskiden bir selamla başlayan dostluklar, ilk görüşle başlayan aşklar ve güven bu çağda yok.
Kimse kimseye arkasını dönemiyor...
Müzevir bilge “Google” sayesinde ve açık istihbarat tekniğini kullanmak isteyenlerin ilk sorduğu adrese uğramayı alışkanlık edinen ve her kirli bilgiye inanan büyük bir kesimle artık bir arada yaşıyoruz.
İnsanoğlu doğruya değil yalana daha çabuk inanıyor...
Ve dedikodulara...
Her sabah veya akşam travmatik -15 Temmuz akşamındaki darbe teşebbüsü gibi- olaylarla aklını yitirme noktasına gelen, psikolojisi bozulan insanların da kimseye güveni kalmamış...
Yüre-ğindeki güven dağları yıkılmış insanların tek tutunduğu şey; şüphe...
H
Eskiden hiç öyle değilmiş...
Ahmed Arif kendisi gibi şair olan dostu Cemal Süreya’ya öylesine inanır, öylesine severmiş ki hiç görmediği halde Süreya’nın kız kardeşiyle evlenmek istermiş...