Suyu arayanlar
Bir sufi hikâyesidir... Suya sormuşlar: - Seni kaybedersek nerede bulabiliriz? Su, “Nerede bir şırıltı varsa ben oradayım” demiş... Ve ateşe sormuşlar: - Seni kaybedersek nasıl bulalım? Ateş ise “Nerede...
Bir sufi hikâyesidir... Suya sormuşlar:
- Seni kaybedersek nerede bulabiliriz?
Su, “Nerede bir şırıltı varsa ben oradayım” demiş...
Ve ateşe sormuşlar:
- Seni kaybedersek nasıl bulalım?
Ateş ise “Nerede bir duman görürseniz oradayım” demiş...
Türkiye bin yıldan beri hep suyun peşinde...
Ve o şırıltıların...
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte New York’tayız.
İdlib’deki ateşe suyu götüren ve tarafları ikna eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dünyayı yönetenlere ateşten uzak durmalarını ve insanlığa faydalı olunacak adımların atılmasının gerektiğini belirtecek ve belki de bir daha “Dünya beşten büyüktür” diyecek...
Türkiye son yedi yılda olağanüstü süreçlerden geçti, geçiyor.
Daha önceleri kolumuza “müttefik” yalanlarıyla girenlerin darağacına kadar bizimle yolculuk yaptıklarını geç de olsa anlamış bir Türkiye var artık.
***
15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce “Orduda hareketlilik var” diyerek Türkiye’yi uyaran Rus filozof Prof. Aleksandr Dugin’in analizleri aklımıza bir kez daha geliyor...
Prof. Dugin bir röportajında diyordu ki: “Putin, Türkiye’yi kendi tarafına çekmeye çalışmıyor. Batı, Türkiye’yi itiyor. Erdoğan’ı darbeyle indirmeye çalıştılar.”
***
Irak’ın işgali ve ABD’yle yaşanan tezkere krizinin ardından, Türkiye’nin, kendisi için yeni tehlikenin Batı olduğunu anladığını belirten Prof. Dugin, stratejik resmi şöyle tarif ediyor: “Batı, Türkiye’yi arasına almak istemiyor. Amerika ise Ortadoğu’da Kürtleri destekleyerek Türkiye’ye bilinçli tehdit oluşturuyor. Erdoğan, hem Müslüman ülkeleriyle hem de Batı’yla ittifak yaptı. Sonuç? Darbe girişimi... ABD darbeyi, İslamcı ideolojiyi FETÖ’yü kullanarak organize etti.”
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne kadar çok özgür olmak isterse, o kadar çok Batı’nın hedefi olacağını belirten Prof. Dugin, “Eğer Türkiye tek parça kalmak istiyorsa, bunu Batı kampının içinde yapamaz. Meclis’e o bombaları Rusya yağdırmadı” diyordu...
Şimdi herkesin şapkasını önüne bir daha koyup tüm gelişmeler ve yaşananların ışığında yeniden muhasebe yapması lazım.
Türkiye kimseye kötülük etmeden her yerde barışı ve huzuru savunurken, zulme ve savaşlara hayır derken, bu küresel efendilere yaranamıyorsa suç bizlerin değil, suç dünyayı menfaat hesaplarına göre ateşe verenlerin ve dumanı arayanların suçudur.
Her şey dolar değil...