Ve sefiller
Londra’ daydık...Olağan-üstü bir güvenlik zinciri vardı.Köprülerin kaldırımlarına araçlarla bir saldırı olmasın diye bariyerler konulmuştu.Adeta, diken üstünde bir hayat...
Londra’ daydık...
Olağan-üstü bir güvenlik zinciri vardı.
Köprülerin kaldırımlarına araçlarla bir saldırı olmasın diye bariyerler konulmuştu.
Adeta, diken üstünde bir hayat yaşadıklarını görüyorduk.
Daha da ötesi gizli güvenlik yani istihbaratın da varlığını hemen her yerde görebiliyorduk.
Kalabalığın olduğu her yerde devlet otoritesinin varlığı belli oluyordu ama kimseyi tedirgin etmemeye de özen gösteriyorlardı.
*
Pakistanlı, Afganistanlı, İranlı, Iraklı, Filistinli, Katarlı, Arabistanlı, Yemenli ve Türklerin varlığı kentin hemen her yerinde vardı.
Parklarda, restoranlarda, otellerde, müzelerde, metrolarda, caddelerde, sokak aralarında, cafelerde, tiyatrolarda ve alış veriş mağazalarında karşılaşıyorduk ve sayıları da oldukça fazlaydı.
*
İngiliz halkının yaşadığı terör saldırılarına rağmen ülkelerindeki Müslümanlara kötü davrandıklarına da şahit olmadık.
Fanatik veya marjinal grupların bir kaç çıkarttığı olaylar yaşansa da genele yansıyan istenmemezlik tablosuyla hiç karşılaşmadık.
Ve İngiliz medyasının da durumu körükleyen yayınlarına...
*
Ve Paris’e geçtik...
Eyfel Kulesi’nin etrafı olağanüstü polisiye önlemlerle herkesi tedirgin etmeye yetiyordu...
Kuleye çıkış için bilet satış gişelerinin önünde ise ilk defa x-ray güvenlik cihazlarıyla donatıldığını gördük.
Havaalanı gibiydi sanki...
Uzun kuyruklarda saatlerce beklemek istemeyenler etrafındaki parklarda piknik yapıyordu...
Büyük çoğunluğu Orta doğulu Müslümanlardı...
*