Adalet yürüyüşü bize ne söylüyor?
Kılıçdaroğlu ‘Yürüyeceğim’ dedi.. Yürüdü.. Elinde ‘Adalet’ yazılı pankart vardı.. Sözünün altına kalın çizgi çekti: ‘Bu iş parti meselesi değil...
Kılıçdaroğlu ‘Yürüyeceğim’ dedi..
Yürüdü..
Elinde ‘Adalet’ yazılı pankart vardı.. Sözünün altına kalın çizgi çekti: ‘Bu iş parti meselesi değil, adalet arayışı.’
***
Kimse itiraz etmedi.. Çünkü CHP’li vekile verilen 25 yıl hapis cezası kimsenin içine sinmedi.. Vicdanlara sığmadı..
Ekranlara kurulanlar..
Köşelerine yayılanlar (birkaç trol hariç) ettiğini buldu, hapiste çürüsün diye beddua etmedi..
İktidar da sessiz kaldı..
İlk gün sadece Çalışma Bakanı konuştu.. Yürüyüş için ‘Kendi takdirleri’ demekle yetindi..
***
Karşı çıkılacak bir durum da yoktu.. Yürümek sadece yürümek keşfedilen en barışçı protesto eylemiydi..
Dünyanın saygı duyduğu hak arama yöntemiydi..
Ne meydanları işgal ediyorsun..
Ne cam çerçeve indiriyorsun..
Ne şiddete başvuruyorsun..
Ne ortamı terörize ediyorsun..
Ne başkalarına zarar veriyorsun..
Sadece yürüyorsun..
***
Birinci gün, ikinci gün, üçüncü gün derken iktidardan itirazlar yükselmeye başladı..
Çünkü sessiz sedasız yürüyüş toplumdan karşılık bulmuştu..
Toplumun takdirini kazanmıştı..
Bizde genelde şöyle olur.. Daha doğrusu, son zamanlarda böyle oluyor.. Bir sorun doğduğunda toplum karnıyarık gibi ortadan ikiye bölünüyor..
Birinin ak dediğine, öteki kara der..
Birinin destek verdiğine, öteki karşı çıkar..
Yüzde 50, yüzde 50..