Hastalıklı yapı aynen kalıyor
Anayasa değişikliği üzerine yapılan sakin, yapıcı konuşmalar, tartışmalar ufuk açıcı oluyor.. Taraflar pozisyonlarını değiştirmese bile.. Destek verenin neden destek verdiği.. İtiraz edenin neden...
Anayasa değişikliği üzerine yapılan sakin, yapıcı konuşmalar, tartışmalar ufuk açıcı oluyor..
Taraflar pozisyonlarını değiştirmese bile..
Destek verenin neden destek verdiği..
İtiraz edenin neden itiraz ettiği..
En azından net biçimde ortaya konuluyor.. Dün Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’le sabah kahvaltısında buluştuk..
Masaya sadece zeytin peynir koymadık.. Anayasayı da koyduk..
İki saat boyunca üzerinde tepindik durduk..
Özel sohbetti, ne konuştuğumuzu yazmayacağım.. Bu tür buluşmaların çok önemli olduğunun altını çizmekle yetineyim..
Referandum öncesi bol bol konuşmakta, bol bol tartışmakta, artıları eksileri terazinin kefelerine koymakta fayda var..
Sonunda burası bizim ülkemiz..
Gidecek başka ülkemiz yok..
Diyerek noktayı koyayım, başka konuya geçeyim..
***
Bana en çok sorulan sorulardan biri şu..
Ee, bugünkü sistem iyi mi?
Hayır değil.. Rezalet..
Ee o zaman, kaldırıp atalım yenisini kuralım?
Tamam da diyorum; yeni bir sistem kurarken bugünkü sistemin hastalıklarını taşımanın anlamı ne?
Siz de bunu izah edin..
Üstüne üstlük taşımakla kalmıyoruz, anayasal hale getiriyoruz..
Neden?
***
Bu konuya verilecek örnek çok..
Birkaç tane sıralayayım..
Deniliyor ki; bugünkü sistemde kuvvetler ayrılığı yok.. Meclis yürütmenin emrinde.. Çünkü yürütmenin başı aynı zamanda Meclis’teki çoğunluk partisinin başkanı olduğu için sözünden çıkılmıyor..
Milletvekili listelerini o yaptığı için vekiller biat ediyor.. Büyük çoğunluk özgür iradesini ortaya koyamıyor..
Diğer partilerde de durum aynı..