Oyun içinde oyun var...
Haziran ayının başıydı.. İstanbul Erkek Lisesi’nde diploma töreni vardı..Müdür kürsüye geldi.. Konuşmasına başladığı an, okuldan o gün mezun olan öğrenciler sırtlarını...
Haziran ayının başıydı.. İstanbul Erkek Lisesi’nde diploma töreni vardı..
Müdür kürsüye geldi..
Konuşmasına başladığı an, okuldan o gün mezun olan öğrenciler sırtlarını döndü..
Okuldaki son günlerinde sessiz ama çığlık gibi sarsıcı protestoya imza attılar..
O eylem bugün liselerde yaşananların habercisiydi..
İşaret fişeğiydi..
H
Peki, İstanbul Erkek Lisesi’nde ne olmuştu? O gençleri sessiz protestoya iten neydi?
Müdürün baskıcı uygulamaları..
Müdür bir yıl boyunca hiçbir etkinliğe izin vermemiş.. Öğrencilere kan kusturmuş..
Sonra öğrendik ki..
Mesele o müdür değil...
Mesele daha büyükmüş..
Meğer, müdürlerine sırtını dönen o öğrenciler büyük projeyi deşifre etmiş..
Büyük proje ne?
Kısaca, Türkiye’nin en iyi 150 okulunun kolunu kanadını kırma, sıradanlaştırma!..
Kimileri imam hatipleştirme diyor..
Ben; suskun, pısırık, içine kapalı, kabulcü, kaderci, otoriteye itaatkâr, sormayan, soruşturmayan, itiraz etmeyen, bulduğuyla yetinen nesil yetiştirme projesi diyorum..
H
Konuyu biraz açalım..
Türkiye’nin en iyi okulları proje okul ilan edildi..
Okulların müdürlerini de bizzat bakan atadı.. O okulda sekiz yılını dolduran öğretmenler başka okullara tayin edildi..
Okulların içi kısmen boşaltıldı..