Alacakaranlık
ABD’de yayınlanan Foreign Affairs dergisinde, Türkiye’deki referandum sonuçlarını değerlendiren Michael J. Koplow, makalesini şöyle tamamladı: “Şafaktan önce hava karanlık olabilir, fakat son zamanlardaki...
ABD’de yayınlanan Foreign Affairs dergisinde, Türkiye’deki referandum sonuçlarını değerlendiren Michael J. Koplow, makalesini şöyle tamamladı:
“Şafaktan önce hava karanlık olabilir, fakat son zamanlardaki karanlık Türkiye’yi gece yarısından önceki karanlığa yaklaştırıyor.”
Referandumda kabul edilen Anayasa değişikliklerinin özüne bakarsanız, Koplow’a hak vermemek mümkün değil.
Bu değişikliklerle, dünyada bir eşi daha olmayan “Türk tipi başkanlık sistemine” geçiyoruz ve bu sistem güçler ayrılığını yok ederek, gücü merkezileştiren bir sonuç yaratacak.
Yargı bağımsızlığını kaybedecek, siyasi otoritenin emrine girecek. Yasama organı, aynı zamanda parti genel başkanı da olacak olan Cumhurbaşkanı’nın iki dudağının arasında hareket edebilecek. Sınırlanamayan, kontrolsüz bir yürütme gücü her şeye hâkim olabilir.
“Bağımsız” YSK’nın referandumdaki tutumuna bakarsanız, bir de “bağımlı” hale gelmiş YSK’nın, gelecek seçimlerde nelere kadir olabileceğini de gözünüzün önünde canlandırabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, referandum sonuçlarının belli olmasının ardından “irticalen” yaptığı balkon konuşması da yeniden seçildiği takdirde bu yetkiler ile neler yapabileceğinin ipuçlarını da veriyor.
Sahip olduğu yetkiyi sonuna kadar kullanacak, yeni Anayasa’nın verdiği güçle muhalefeti iyice bastırmak isteyecek.
Bir tür “Yaptıklarım, yapacaklarımın teminatıdır” durumu bu.
Daha sertleşeceğini, kutuplaşmayı arttıracağını, AB ile siyasi ilişkileri daha da gereceğini söyleyebiliriz.
Öte yandan, Koplow’un makalesindeki görüşü fazla karamsar bulmak da mümkün.