‘Ayak sesleri’ meselesi
BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Avrupa’da “faşizm ve Nazizm’in ayak seslerini” duyduğunu söyledi.“Yakın komşumuz, dostumuz, müttefikimiz, Avrupa kıtasını kötü bir gelecek bekliyor. Bu...
BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Avrupa’da “faşizm ve Nazizm’in ayak seslerini” duyduğunu söyledi.
“Yakın komşumuz, dostumuz, müttefikimiz, Avrupa kıtasını kötü bir gelecek bekliyor. Bu tedbirleri almanın yolu yabancılarla dostluk içerisinde yaşamaktır” dedi.
Dünyayı saran popülizm dalgasının Avrupa’yı etkilediği, kötü sonuçları hâlâ bertaraf edilemeyen ekonomik krizi iyi yönetemeyen merkez sağ partilerin, ırkçı partilere karşı gerilediği bir gerçek.
Ama bundan “faşizm ve Nazizm’in ayak seslerini” duymayı başarabilmek o kadar kolay değil.
Çünkü, her ne kadar siyasete popülizm hâkim olsa da oralarda demokrasinin ve bireysel hakların teminatları var, yargı bağımsızlığını koruyabiliyor, sivil toplum son derece güçlü ve etkili.
Öte yandan Fransa ve Almanya seçimlerini sosyalistlerin ve sosyal demokratların kazanma ihtimalinin giderek yükseldiğini de araştırmalar ortaya koyuyor.
Bu noktada durup bir de ülkemize bakmamızda yarar var.
Faşizm ve Nazizm’den, yükselen ırkçılıktan ve ırkçı düşmanlıklardan söz ederken bundan kimin daha çok korkması gerektiğini konuşmamız gerek.
Türkiye’de iktidar eliyle pompalanan bir Batı karşıtlığının giderek yaygınlaştığını biliyoruz.
Ve bu yeni bir durum değil. Popülist siyaset, Türkiye’de de çözemediği sorunların üstesinden gelebilmenin yolunu Batı karşıtlığını körüklemekte buluyor.
Öte yandan demokratik haklarımızın teminatları açısından da durumumuz son derece vahim.