Da da da dannnn!
TABİİ bu bir gazete köşe yazısı olduğu için ses efekti yapamıyoruz.Acaba, internet sitesinden okuyanlar için böyle bir ayrıcalık yapılabilir mi, onu da bilmiyorum. Ses efekti, anlatılan konuya bir derinlik katıyor...
TABİİ bu bir gazete köşe yazısı olduğu için ses efekti yapamıyoruz.
Acaba, internet sitesinden okuyanlar için böyle bir ayrıcalık yapılabilir mi, onu da bilmiyorum.
Ses efekti, anlatılan konuya bir derinlik katıyor çünkü.
Benim çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda bir filmi seyrettiyseniz, sonra mahallede arkadaşlara bunu anlatmak da gerekirdi.
Niye böyleydi, doğrusunu isterseniz tam hatırlamıyorum. Ama herkes gittiği bir filmi anlatırdı ve filmdeki heyecanlı sahnelere gelindiğinde de ağzıyla bir müzik sesi çıkarırdı.
Mesela Maskeli Beşler, atlarına atlamışlar, kasabaya doğru yola çıkıyorlar, filmi anlatan buna şöyle bir efekt yapardı: Dıgıdık, dıgıdık, dıgıdık!
Ya da Anjelik Saray Yosması filmi anlatılıyor, Robert Hossein, Michele Mercier ile baş başa kalmış, Giuliano Gemma arkadan sessizce yaklaşıyor, efekt şöyle olurdu: Inını nınnnn!
Şimdi böyle bir efekt yapamıyorum ama içimden de tıpkı o günlerdeki gibi “Da da da dannnn” demek geliyor.
Hazırsanız başlayayım: Havuz gazetesinin bildirdiğine göre 17 Aralık ile ilgili fezleke, Fetullahçı Kaynak Holding bünyesindeki Işık Yayıncılık’ın müdürünün bilgisayarında da varmış.
Buradan anlıyoruz ki 17 Aralık, Fetullahçıların kumpasıymış!
Ben bunu daha önce yazmıştım, hatırlarsınız.
Bu Fetullahçılar, milyonlarca lira tutarında dövizi ve Türk Lirası’nı, önceden hazırladıkları ayakkabı kutularına doldurup banka müdürünün evine saklamışlardı.
Bakanların çocukları farkına bile varmadan hepsinin evlerine boyum büyüklüğünde altışar yedişer çelik kasayı da yığmışlar, içlerini de parayla doldurmuşlardı.
Zavallı Bakara–makaracı bakanı kandırmışlar, cepleri para dolu elbiseleri, içi para dolu ayakkabı kutularını, çikolata süsü verilmiş parayla doldurulmuş gümüş tepsileri, ne olduğunu bilmeden almasını sağlamışlardı. Adamcağız paraları bulunca, onları Noel Baba’nın gönderdiğini düşünmüş, gidip iki rekat şükür namazı da kılmıştı.
Öbür bakanın hali daha fenaydı. Bir sabah kalkmış kolunda bir saat bulmuştu. Adamcağızın adını bir deftere yazmış bir İranlı hayırsever vardı, ona verdiği paraları güya oraya yazıp durmuştu.
Bir tanesi var ki kendini paralamış, rüşvetçinin önüne yatmaya bile çekinmemişti.
Ve bunların hepsi Fetullahçıların bir tuzağıydı, bunu artık daha iyi anlıyoruz ama ben taa o zaman yazmıştım.
Onun için şimdi heyecanla bu 17 Aralık kumpası davasının açılmasını bekliyorum.
O ses kayıtları nasıl montajlandı, başka seslerden nasıl yeni sesler yaratıldı, paralar nasıl evlere depolandı, sonra nasıl sıfırlandı, bunları öğrenmek istiyorum.