Demokrasiden taviz verilemez
TÜRKİYE, 15 Temmuz gecesi deyim yerindeyse uçurumun kenarından döndü. Bu cümleyi, 16 Temmuz sabahından beri kurmayan kaldı mı bilmiyorum ama bir kez daha tekrarlamakta yarar gördüğüm için yazıyorum....
TÜRKİYE, 15 Temmuz gecesi deyim yerindeyse uçurumun kenarından döndü.
Bu cümleyi, 16 Temmuz sabahından beri kurmayan kaldı mı bilmiyorum ama bir kez daha tekrarlamakta yarar gördüğüm için yazıyorum.
Çünkü bunun hâlâ farkında olmayanların bulunduğunu, yaşadığımız şeyin bir “oyun” olduğunu düşünenlerin var olduğunu görüyorum.
Böyle şeylerin “oyunu” olmaz, önce bunu herkesin iyice anlaması lazım.
Darbe girişiminin aptalca bir planlamanın eseri olması, bu girişimin çok ciddi bir halk hareketi ile engellendiği gerçeğini değiştirmiyor.
Sorunumuz, bu darbe girişiminin zaten kusurlu demokrasiyi iyice yok etmesine gerekçe olmasını önlemek ile ilgilidir.
Hatta bir adım ileriye gidip, darbe girişimine yol açan şeyin esasen bu kusurlu ve sorunlu demokrasimiz olduğunu da söyleyebiliriz.
Türkiye, gerçekten çoğulcu bir demokrasiye sahip bir hukuk devleti olabilseydi, adalet kurumu böylesine tahrip edilmemiş olsaydı, siyasi nedenlerle kutuplaştırılmamış olsaydı, kimse de böyle bir darbeye kalkışacak gücü kendisinde bulamazdı.
Meselemiz, bundan sonraki olası darbe girişimlerini önlemek ise yapılması gereken, olmayan demokrasiyi iyice kısıtlamak değil, tam tersine demokratik kanalları alabildiğine açmak olmalıdır.
Bu yazıyı yazdığım saatte Milli Güvenlik Kurulu toplantısı henüz bitmemişti. Onun için ne tür kararların alındığını bilemiyorum.
Ancak hükümete yakın kaynakların tahminlerine ve temennilerine bakacak olursak, olağanüstü hal ile başlayıp sıkıyönetime uzanan, hatta eski Takrir-i Sükûn uygulamalarına varan “tedbirlerden” söz ediliyor.
Fethullahçı çete ile mücadele gerekçesiyle, demokratik hakların iyice kısıtlanmasından, hukukun askıya alınmasından, sadece kuşkuyla bile insanların cezalandırılmasından bahsediliyor.
Bu, Türkiye’nin hayrına olacak bir çözüm değildir.
Fethullahçı çete ile mücadelenin yolu, tahrip edilmiş kurumları restore etmekten geçiyor.