Erdoğan ve Davutoğlu'nun zaafı
SURUÇ'taki teröristin Adıyamanlı olduğu, babası tarafından IŞİD'e katıldığı için ihbar edildiği, polis tarafından "terör nitelikli şüpheli" olarak arandığı, Diyarbakır'daki HDP...
SURUÇ'taki teröristin Adıyamanlı olduğu, babası tarafından IŞİD'e katıldığı için ihbar edildiği, polis tarafından "terör nitelikli şüpheli" olarak arandığı, Diyarbakır'daki HDP mitingine bombalı saldırı düzenleyen terörist ile Adıyaman'da bir çay ocağında tanıştığı dünkü gazetelerde yer aldı.
Adıyaman'da bazı kişilerin Suriye'deki içsavaş için savaşçı devşirdiği ile ilgili ilk haber Radikal'de İdris Emen imzasıyla 2013 yılının eylül ayında yayınlandı.
Haber, çocukları Suriye'ye savaşa götürülen ailelerin anlattıklarından yola çıkılarak yazılmıştı ve şöyle bitiyordu:
"Adıyamanlılar gençlerin Suriye'ye gitmelerinden dolayı huzursuz. Bir esnaf, 'Bazı insanların para karşılığında gençleri örgütleyip Suriye'ye gönderdiğini duyuyoruz. Açıkçası bu durum hepimizi korkutuyor' diye konuşuyor. Hatta Adıyaman'da çocukları Suriye'ye götüren bir çetenin bile varlığından söz ediliyor. Ancak konuyla ilgili sorularımızı ilettiğimiz Adıyaman Valiliği ve Adıyaman Emniyet Müdürlüğü ise bu konuda konuşmak istemiyor."
Valiliğin ve Emniyet yetkililerinin neden konuşmak istemedikleri çok açık.
O tarihte Suriye'ye savaşmaya giden cihatçı gençler hoş görülüyordu, çünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bir tek hayalleri vardı: Şam'daki Emevi Camisi'nde namaz kılmak!
Hükümet, Suriye'deki içsavaşta açık olarak "cihatçıların" yanında duruyorken, Valilik ve Emniyet Müdürlüğü buna nasıl karşı çıkabilirdi, bu faaliyetleri önlemek için ne kadar gönüllü, istekli olabilirdi?
Türkiye'nin Suriye sınırı cihatçılar için bir yolgeçen hanı haline geldiğinde iktidarda yine aynı kişiler vardı.
Suriye'de savaşan cihatçıların, dinlenmek, tedavi olmak için Türkiye'ye serbestçe geçtiği, bazı göçmen kamplarının askeri kampa dönüştüğü de savaşın ilk günlerinden beri biliniyor.