'Milli' kılığında otoriter rejim istiyor
AKP sözcüleri başkanlık sistemi ile ilgili olarak adeta ser verip sır vermiyorlardı ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendini tutamadı ve sistemin özünü açıkladı.“Türk tipi başkanlık...
AKP sözcüleri başkanlık sistemi ile ilgili olarak adeta ser verip sır vermiyorlardı ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendini tutamadı ve sistemin özünü açıkladı.
“Türk tipi başkanlık sistemi” kuvvetler ayrılığına değil, kuvvetler uyumuna dayanacak!
Çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz kuralı, bizim Türk tipi başkanlık sisteminde uygulanmayacak.
Cumhurbaşkanı şöyle anlatıyor:
“Yargı organlarıyla, yasama ve yürütme arasında eskiden beri süregelen sıkıntıların temelinde mevcut Anayasa’nın güçlerin uyumunu değil, çatışmayı esas alan anlayışı var. Yeni anayasanın ruhu çatışma yerine uyum mantığıyla oluşturulacak.”
Demokrasiler ile otoriter rejimleri birbirinden ayıran en önemli şey, güçler ayrılığıdır.
İster parlamenter sistem olsun, ister başkanlık sistemi, eğer güçler ayrılığı yok ise orada bir demokrasiden söz edilemez.
Cumhurbaşkanı daha sonra şunu da söyledi:
“Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hâkim oldu. Şimdi biz yerliye, milliye dönmeliyiz. Kadim yönetim geleneğimize yaslanan bir anayasa Türk tipi anayasadır.”
“Kadim” kelimesini Başbakan çok seviyor ve sıkça kullanıyordu. Belli ki Cumhurbaşkanı’nın da hoşuna gitmiş.
Bu kelime, “eski, ezeli, başlangıcı olmayan” anlamına geliyor.
Türklerin “eski, ezeli, başlangıcı olmayan” yönetim geleneğini nerede aramalıyız?
Göktürklere kadar uzanıp, Orta Asya imparatorluklarında mı?
Atlara atlayıp Orta Asya’dan Anadolu’ya gelirken uygulanan sistem mi?
Selçuklu, Anadolu beylikleri ya da Osmanlı dönemi mi?
Hangisinde ararsak arayalım, hangisinde izini bulursak bulalım, karşımıza bir tek adam yönetimi çıkıyor.
Peki bu yönetim biçimi o kadar iyiydi de, Türkler neden tarihte bu kadar çok devlet kurup batırdılar?
21. yüzyılda Türkiye’yi yönetecek sistem bu mudur yani?
Artık ortaya çıkıyor ki Cumhurbaşkanı, “Türk tipi başkanlık sistemi” adı altında bir tek adam yönetiminin arayışı içinde.
Çağdaş yönetim biçimleriyle ilgilenmiyor, insanlığın bugünkü anlamıyla demokrasiye ulaşana kadar yaşadığı gelişmeler umurunda bile değil.
Bu isteğini de hamaset dolu sözlerle ifade ediyor ki milleti inandırabilmek daha kolay olsun: Türk tipi, kadim yönetim anlayışımız, güçlerin uyum içinde çalışması vs.
Şu yarım demokrasimiz bile artık çok ciddi bir tehdit altına girmiş bulunuyor.