Ortadoğu’da zemin kaygandır, hesaba kitaba gelmez
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın "yüksek düzeyli stratejik konsey" kurduğu "müttefikimiz" Suudi Arabistan, Şii bir din adamını idam edince, Ortadoğu kazanı bir kez daha karıştı. Zaten karışıktı...
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın "yüksek düzeyli stratejik konsey" kurduğu "müttefikimiz" Suudi Arabistan, Şii bir din adamını idam edince, Ortadoğu kazanı bir kez daha karıştı.
Zaten karışıktı, iyice karıştı demek daha doğru belki de.
Hatırlayacaksınız, bundan kısa bir süre önce de Türkiye, Katar ile bir askeri anlaşma imzaladı ve Katar’da “ortak düşmana karşı” bir askeri üs kuracağız.
Türkiye ile Katar arasındaki 3 bin 600 kilometrelik uzaklık dikkate alındığında “ortak düşmanın” kim olduğunu merak ettiğimi sormuştum.
Yanıtını bulmak çok zor değil.
Katar’ın bölgede korkacağı tek güç İran çünkü.
“Yüksek düzeyli stratejik ortağımız” Suudiler ile İran şimdi neredeyse bir savaşın eşiğindeler.
Diplomatik ilişkilerini kestiler, Ortadoğu’da benzerlerini çok duyduğumuz türden yüksek perdeli demeçler birbirini kovalıyor.
Bugün yarın bu ağız dalaşına Katar’ın da karışması sürpriz olmaz. Nitekim Bahreyn, Sudan, İran ile ilişkilerini dün kesti. Birleşik Arap Emirlikleri ise İran’la ilişkilerini en alt düzeye indirdi.
Ve Türkiye, kendisini esasen hiç ilgilendirmemesi gereken bir kavganın ortasında.
Ne kavgayı ayırabilecek gücü var, ne de taraflar yumruklaşmaya başladığında bir kenara çekilebilecek durumda.
Eski bir halk deyişimiz var: ‘Bal bal demekle ağız tatlanmaz.’
Ortadoğu söz konusu olduğunda ne kadar doğru.
Erdoğan–Davutoğlu ikilisinin dış politikasını gayet güzel tanımlayan bir deyiş bu aynı zamanda.
Ortadoğu bataklığına girmeyin eleştirilerini, hamasi nutuklarla seçim propagandasıyla yanıtlamanın ve propaganda malzemesi haline getirmenin bedelini bakalım nasıl ödeyeceğiz?