Rejim üzerindeki örtüyü atıyor
ÖZGÜR Gündem gazetesine yönelik baskılara karşı dayanışma göstermek için "nöbetçi genel yayın müdürlüğü" yapan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu'nun...
ÖZGÜR Gündem gazetesine yönelik baskılara karşı dayanışma göstermek için "nöbetçi genel yayın müdürlüğü" yapan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu'nun tutuklanması Türkiye'deki rejimin otoriter ve baskıcı yönünün giderek daha da artacağının bir işaretidir.
Hükümet uygulamalarına muhalefet edenleri tutuklamak amacıyla ihdas edilen Sulh Ceza Hâkimliği kurumu da böylece işlevini yerine getirmiş oluyor.
Tutuklama kararı veren yargıcın, adli kontrol uygulamasını “suç ve şüpheli açısından yetersiz” bularak tutuklama kararı vermesi, adalet tarihine eklenecek bir utanç sayfasıdır.
Tutuklanan kişilerin kim oldukları kamuoyu tarafından biliniyor.
Böyle bir suçlamadan korkarak kaçacak olsalardı zaten gönüllü olarak nöbetçi genel yayın müdürü de olmazlardı.
Tutuklama gerekçesi “terör örgütünün propagandasını yapmak”!
Yani özü itibariyle düşünce özgürlüğü ile ilgili bir durum.
Ve bugün AB’ye vize kalkmıyorsa, bunun sebebi de bu tür iddiaların Türkiye’de insanlara kolayca yöneltilebiliyor olması ve mahkemelerin de bununla ilgili kolayca tutuklama kararı verebilmesi.
Sulh Ceza hâkiminin yaptığı iş, aslında “terör örgütü propagandasını” cezalandırmak değil.
Yapmak istedikleri, toplumda korkuyu büyütmek ve rejimin nihai amacı olan yere ulaşabilmek.
Korkuyu büyütecekler ki herkes sinecek, susacak, “Sıra bana gelmesin” diye muhalefetini göstermeyecek.
Bunu şimdilik mahkemeler eliyle yapıyorlar.
Yakın bir gelecekte, böyle hedef gösterilenlerin “meczuplar” tarafından bizzat cezalandırıldıklarını da göreceğiz.
Bakın Ankara ve İstanbul’da Hürriyet’e saldırıp camı çerçeveyi indirenlere ceza verildi mi?