Sıra Diyanet'e gelince hassasiyet zirvede
FETULLAHÇI çetenin "sızıp örgütlendiği" ilk kurumun Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu biliyoruz. Bu da normal bir durum aslında. Bir imamın kurduğu bir dini tarikat-cemaat, normal olarak önce kendine...
FETULLAHÇI çetenin "sızıp örgütlendiği" ilk kurumun Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu biliyoruz.
Bu da normal bir durum aslında.
Bir imamın kurduğu bir dini tarikat-cemaat, normal olarak önce kendine camilerde yer açar.
Gelişip serpileceği, müritlerini bulacağı doğal zemin camilerden başka bir yer değildir.
Fetullahçı çetenin, ilk günlerinden beri Diyanet İşleri’nde örgütlenmesinin doğal sonucu, en güçlü olduğu yerin de orası olmasıdır.
Hareketin ilk günlerinden beri sızdığınız bir yapıyı tümüyle olmasa bile avucunuzun içine kolayca alabilirsiniz çünkü.
Neresinden baksanız 40 yıllık bir örgütlenme çabasından söz ediyoruz burada.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından hükümet, devlet içinde sıkı bir Fetullahçı avına çıktı.
Açığa alınanların, memuriyetten çıkarılanların sayısı asker, sivil toplam olarak 100 bini geçmiş durumda.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda, İçişleri Bakanlığı’nda ve Silahlı Kuvvetler’de kitleler halinde memurlar işten çıkarıldı.
Bu iş o raddeye vardı ki Cumhurbaşkanı bile at izinin it izine karıştığını açıklamak zorunda kaldı.
Bütün bu toz duman arasında, dimdik ayakta kalan, herhangi bir Fetullahçı temizliğine sahne olmayan kurum hangisiydi bilin bakalım: Diyanet İşleri Başkanlığı.
Çetenin ilk kez örgütlendiği bir teşkilatta, kimsenin burnunun bugüne kadar kanamamış olması ilginç değil mi?
Diyanet İşleri Başkanı, gazetecilere bunu şöyle açıkladı:
“15 Temmuz sonrası 81 ilde komisyonlar oluşturduk. Bu yapıya gönlünü kaptırmış herhangi bir arkadaşa mihrabı teslim etmemiz doğru olmaz. Ama yanlış bilgi üzerine de herhangi bir arkadaşımızın zarar görmesine de gönlümüz razı olmaz. Kılı kırk yararak çalışmalarımıza devam ediyoruz. En küçük hata bulduğumuzda, o arkadaşla yürümek mümkün değil. Hem hiçbir arkadaşımızın mağdur edilmemesine hem de bu yapıya gönlünü kaptırmış olan insana, cami mihrabını vermemekte kararlıyız.”
Başkan Bey’in ne kadar hassas olduğunu görüyorsunuz.
Fetullahçılığı “gönlünü kaptırmaya” indirgemekle kalmıyor, “titiz” davranarak kimsenin de mağdur olmamasına çalışıyor.
Diğer bir deyişle, devlet, diğer memurlarından esirgediği şefkati ve dikkati, Diyanet mensuplarından, cami imamlarından esirgemiyor.