Üçüncülük yarışında kayıp puan
BURSA’da başlama düdüğü çaldığında düşüncem şuydu: Bu maç beraber biter. Mücadele vardı, itiş kakışı boldu, ama bir gol pozisyonundan söz etmemize de olanak yoktu. Bursa, kupadaki...
BURSA’da başlama düdüğü çaldığında düşüncem şuydu: Bu maç beraber biter.
Mücadele vardı, itiş kakışı boldu, ama bir gol pozisyonundan söz etmemize de olanak yoktu. Bursa, kupadaki Beşiktaş–Fenerbahçe maçından ders almamış gibiydi.
Onlar da tıpkı Beşiktaş gibi sinirlerine hâkim olamadılar, biraz seyircinin etkisi de vardı bunda. Sahaya yağdırılan ‘cisimler’ Fenerbahçeli oyuncuları değil, kendi oyuncularını bozdu. Bursaspor, devreyi on kişi bitirdi, ama aslına bakarsanız daha maçın başında Ertuğrul da kırmızı kart ile atılmalıydı. Jovic, ikinci sarıdan kırmızıyı çok geç gördü, 26. dakikadan sonrasını görmemesi gerekiyordu...
Bu tipik bir ‘keskin sirke, küpüne zarar’ oyunu oldu.
İkinci yarı başladığında 11’e 10 bir oyunda Fenerbahçe’nin daha çok pozisyon bulacağını bekliyordum. Ancak Aatıf’ı hesaba katmamış olmalıydım, ki iki pozisyonda topu ezdi. Bu maçın kahramanı neresinden bakarsanız bakın Alper’di. Kafasına maddeler atıldığı için sarı kart görerek de tarihe geçmiş olmalı!
Advocaat, hafta ortasında Beşiktaş’ın maç kaybedebileceğini tahmin ederek, yarışın süreceğini söylemişti. Tahmini doğru çıktı, Beşiktaş yenildi fakat bunun bir anlamı olması için kendi maçlarınızı da kazanmanız gerek. 10 kişi oynayan rakibe karşı ikinci golü bulamadılar. Böylece Fenerbahçe, üçüncülük yarışında 2 puan kaybetti.