Haziran
Yaz, geldiğini Haziran’da belli eder... Gündüzler uzar, kışlıklar rafa kalkar, çiçeklerin başdöndürücü kokusu insanı hiç yoktan mutlu eder. Haziran, gündelik hayatın yükünü unutturur....
Yaz, geldiğini Haziran’da belli eder... Gündüzler uzar, kışlıklar rafa kalkar, çiçeklerin başdöndürücü kokusu insanı hiç yoktan mutlu eder. Haziran, gündelik hayatın yükünü unutturur.
Haziran’ın hepimiz için anlamı artık daha farklı. 2013 yılında 31 Mayıs’ı 1 Haziran’a bağlayan gece itibariyle, dünya görüşümüz, hayattan ve siyasetçilerden beklentimiz, geri dönülmez biçimde değişti.
Sadece bir gazeteci olarak değil, bir vatandaş olarak “Gezi Parkı direnişi”ne tanık olmak, benim için olağanüstü bir tecrübeydi .
O günleri yaşayamamış olanlara, uzaktan bakıp kafadan senaryo yazanlara, parktan sokağa taşan dayanışma ve birlik ruhunu paylaşamamış olanlara acıyorum.
Evet acıyorum, çünkü tarihe şahit olma imkanını kaçırdılar. Birbirini hiç tanımayan, farklı inanç, milliyet ve sosyal sınıftan gelen insanların kucaklaşmasını kaçırdılar. Korkunun nasıl yenilebildiğini, gülerek sorunların üstesinden gelmeyi kaçırdılar.
Bu nedenle korkunun esiri oldular.
Gerçek ‘Yeni Türkiye’
Gezi’ye şahit olmayanlar, uzaktan “takip” edenler ne empati kurabiliyor, ne de anlam verebiliyor. Bu nedenle “darbe girişimi” dediler, “ayakkabılarıyla camiye girdiler” diye karalamaya çalıştılar, taraftardan öğrencisine halkı suçlu ilan etmeye çalıştılar.
Sokağın sesine sırt çevirip bildiklerini yapmaya devam etmeye çalışsalar da tutmadı.
Gezi’den beri Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. “Yeni Türkiye”nin işaretini veren asıl Gezi’ydi:
Genç, yaşlı, kadın, eşcinsel, Alevi, Kürt, laik, dindar, öğrenci, akademisyen, varoş, kentli, birleşti.
Birbirlerinin farklılıkları değil, ortaklıkları üzerinden birarada yaşamayı öğrendiler. Ele ele tutuşmayı, yere düştüklerinde birbirlerine yardım etmeyi, beraber gülüp ağlamayı, hiçbir maddi ve siyasi çıkar olmadan birarada “durmayı” öğrendiler.
Birbirine küfrederek değil, anlamaya çalışarak yaşamanın daha güzel olduğunu keşfettiler.
“Yeni Türkiye” işte buydu. Kavga, hukuksuzluk, rant, otoriterlik ve düşmanlık üzerine değil, barışçıl bir Türkiye özlemi...