Uzayda yaşam ararken Dünya’da öldürmek
Türkiye gündemi yine kan kırmızısına boğulurken, bilim dünyasında son derecede heyecanlı gelişmeler yaşanıyor. Sadece geçen hafta çıkan üç habere bakmak yeter...1- Robotlar, ilk kez öz...
Türkiye gündemi yine kan kırmızısına boğulurken, bilim dünyasında son derecede heyecanlı gelişmeler yaşanıyor. Sadece geçen hafta çıkan üç habere bakmak yeter...
1- Robotlar, ilk kez öz farkındalık testini geçti. New York Rensselaer Politeknik Enstitüsü AI (Yapay Zekâ) ve Reasoning (Mantık) laboratuvarı araştırmacıları, piyasada bulunan “Nao” robotlarına bir test uygulayıp robotların kendi varlığının farkına varabildiğini açıkladı. Yapay zekâ, tahmin ettiğimizden de önce hayatımıza girecek...
2- Moskovalı yatırımcı Yuri Milner, Stephen Hawking ve bir grup bilim insanının yürüteceği “uzaylı” araştırmaları için 100 milyon dolar vereceğini açıkladı. Hawking, “İnsanın önünde daha büyük bir soru yok: Dünya’nın ötesinde yaşamı aramak için kararlı olmanın vakti geldi. Zekiyiz, hayattayız, bilmemiz lazım” dedi. “Breakthrough Listen” programıyla bilim insanları, Dünya dışı yaşamla iletişime geçmeye çalışacak.
3- NASA, Kepler uzay teleskobunun “Dünya’nın daha büyük ve yaşlı kuzeni”ni keşfettiğini duyurdu. Şimdiye kadar 11 “yaşanabilir gezegen” bulunmuştu. Ancak “Kepler 452b” adı verilen gezegen, Dünya’ya en çok benzeyeni. 1400 ışık yılı uzaktaki gezegen, Güneş benzeri bir yıldızın etrafında şimdilik sessizce turluyor...
Hayattan, umuttan uzak
Bilimde devrim niteliğinde gelişmeler yaşanırken, insan kendi gezegenini mahvetmekle meşgul. Ne kadar aptalca geliyor kulağa değil mi? 21. yüzyılda birbirini etnik, dini, milli bahanelerle öldürmekten, savaşmaktan vazgeçemediler.
Türkiye’de konuşulanlara bakın. Hayattan, bilimden, gelecekten, umuttan ne kadar uzak... F-16’lar, bordo bereliler, tanklar yine gazete ve internet sayfalarını süslüyor. Suriye’ye “girme” ve daha beter çamura saplanma ihtimali adım adım gerçek oluyor.
Dünya dışında yaşam aramaları hızlanır, insan yapımı makineler “bilinçlenmeye” yaklaşırken, kendi yaşamlarımızı yok etmek en büyük çelişki. Durmak yok, bakalım nereye kadar devam?