Acaba İmamoğlu valiye küfrü açıkça kabul mü etse?
Kulislerde bir takım anketler konuşuluyor.
Ama bir araştırma şirketinin sahibi olan Hakan Bayrakçı'nın Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yaptığı şu itirafının ardından insan hangisine inanacağını şaşırıyor: "Seçimin yüzde 50'nin bir iki altı ya da bir iki üstünde biteceğini biliyordum. Ama ben yüzde 51 ile kazanacağını söyleseydim Erdoğan'ın, camia (CHP) ve bahsettiğim kitle beni çarmıha gererdi." Aman! Bayrakçı iyi ki söylememiş değil mi? Nasıl olsa o açıklamasa da birkaç gün sonra kimin cumhurbaşkanı seçildiğini gördük, arkadaşımız da canını kurtardı! Peki, seçimlere daha sekiz gün var merakımızı nasıl dizginleyeceğiz? Elbette araştırma şirketleri içinde işini layıkıyla yapanlar da var. Ancak kimin ne için yaptırdığı ve açıkladığı meçhul anketlerin verilerini elemeye harcayacağımız enerjiyi daha net alanlarda kullanabiliriz. Mesela, adayların 31 Mart öncesine kıyasla kampanyalarında ne gibi değişikliklere gittikleri üzerine kafa yorabiliz.
Binali Yıldırım cephesiyle başlayalım. Çarşamba günü atv-aHaber ortak yayında sorularımızı yanıtlayan Binali Bey'de ve ekibinde gözlemlediğim ilk değişimi "daha görünür olmak" şeklinde özetleyebilirim. Zira 31 Mart öncesi kendisi ve parti teşkilatı bu konuyla ilgili olarak eleştirilmişlerdi. Şimdi de Yıldırım ve AK Parti teşkilatı adeta 31 Mart'ın acısını çıkartıyorlar.