Adalet oyunu
Sabah Gazetesi Yazarı Melih Altınok'un bugünkü (22.06.2022)''Adalet oyunu'' başlıklı yazısı.
Kamuoyu günlerdir Pınar Gültekin'i öldürüp varilde yaktığını, üstüne de beton döktüğünü kabul eden Cemal Metin Avcı'ya mahkemenin uyguladığı "haksız tahrik indirimini" tartışıyor.
Gültekin'in avukatları, mahkemenin sanığa haksız tahrik indirimi yapması için dosyada hiçbir hukuki gerekçe hatta iddia olmadığını söylüyorlar.
Sanık Avcı ise duruşmadaki son sözlerinde de ısrarla, "Mütalaayı kabul etmiyorum. Bir karıncaya bile zarar veremeyecek ben, tahrikler ile söz konusu eylemi gerçekleştirdim" diyor.
Evet buradaki kilit soru, mahkemenin bu davada dikkate alıp gerçekçi gördüğü "haksız tahrik unsurları" nedir?
"Kravat" değil herhalde... Peki, savunma makamı nasıl deliller sunmuş ki mahkeme de bunları ciddiye alıp tüm dünyanın takip ettiği bu davada tepki çekecek şekilde "indirim" kararı almış?
"Neyse ne, hangi sebep bir kadını öldürmeyi haklı çıkartır ki" diye düşünebilirsiniz.
Ancak hukuktan söz ediyoruz. Bu işin kadını erkeği yok, herkes eşit. Ve kovuşturmada olaya dair her türlü ayrıntının değerlendirilmesi, adaletin yerini bulması için olmazsa olmaz.
Bizler desek de hukukçular "Ne önemi var ki" diyemezler yani.
Ne var ki gazetelere, televizyonlara bakıyorum hukuk olmuş guguk... Duruşma arası basın açıklamaları falan...
Kamuoyu adaletin yerini bulması için hukuk dili beklerken avukatlardan bile "Böyle adalet mi olur" yakınmaları duyuyoruz.
Hukukçu değilim ama yanılmıyorsam daha bu işin istinaf ve Yargıtay'da temyiz aşamaları var. Yani ortada henüz bir kesin hüküm yok.
O halde avukatlar neden slogan atmak yerine davanın bu aşamalarında etkili olacak somut hukuki argümanlarını kamuoyuyla paylaşmıyorlar?
Niçin dava bitmiş gibi davranıyorlar?
Birkaç yıl önce aramızdan ayrılan hukukçu-yönetmen Mahur Özmen, adalet meselesini kendine dert edinmiş bir entelektüeldi.
Öyle ki, yıllarca adliye koridorlarında koşturduktan sonra cübbesini duvara astı.
"Artık anlatacağım, sinema yapacağım" dedi. Bu deneyimini de "Adalet Oyunu" isimli sinema filminde anlattı.
Birkaç yıl önce kaybettiğimiz rahmetli dostuma, "Adalet herkes için nasıl adalet olur, bu mümkün müdür" diye sorduğumda, "Ceza intikam aracı değildir. Karar doğruysa 'intikam' alınmıştır. Ama bunun için herkes hikâyesiyle yargılamaya katılmalıdır" derdi.
Bu hikâyede de kararıyla tartışılan mahkeme gerekçesini bir ay içinde açıklayacak. Orada da indirimin hukuki gerekçelerini sıralayacak, hep beraber göreceğiz.
Ve yargılamanın en önemli ayağının da katılmasıyla eksik tamamlanacak.
Çünkü yargıçlar, duruşmalarıyla ilgili televizyonlardaki ve gazetelerdeki demeçleriyle değil verdikleri kararlarıyla konuşurlar.