Başkıro yapar mı yapar

Keyifle izlediğimiz "Burada Laf Çok" isimli programını Kanal D'ye taşıyan Mesut Yar geçenlerde Hürriyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni'ni konuk almıştı.
Bebek parkında göstermeye çıktığı köpeğine "oğlum" diye seslenen testosteron amcaların edasıyla söz alan eski Başkıro yine iddialıydı. Beyefendinin testosteron takıntısına yaz yazılarında girmek üzere şimdilik geçelim.
Başkıro programda, başka partileri destekleyen gazeteler olduğu gibi hükümete yakın medyanın da olabileceğini söyledikten sonra ekledi: "Ama beceremiyor." Oysa bu medyayı ona verseler çok "başka" olurmuş!
Hiç şüphemiz yok!
Kültür endüstrisindeki 80 yıllık devlet ayrıcalığına, hükümet kıyaklarına rağmen, bugün grubunun gazetelerinin, televizyonlarının reytinglerdeki, tirajlardaki durumu bir yana, baş kıro yaratıcıdır. Epey değiştirir gittiği "yerde."
Öyle ya basın tarihine geçmiş ilgi çekici gazetecilik garabetlerinin çoğu onun eseridir.
Gezi'de swarovski taşlı gaz maskesiyle çıkılan defileden solcu gençlere manifestolar yazan ağlama Melisleri...
Cuma günü Umre'den "maneviyat sattığı" fotoğraflarını yayınlayıp, Pazar'a da röportaj yaptığı hanımefendinin derin yırtmaçlı "vesikalık resmini" ve jartiyerinin fotosunu ayrı ayrı yan yana basan Ayşe'leri...
Ayakkabıyla gezdikleri o canım teknelerin yetenekli garsonu Ahmet'leri... Ezgi'leri...
Herkes önünden yesin lütfen.

***

Kılıçdaroğlu'nun son fetvası
Kemal Kılıçdaroğlu şehit cenazelerinde kendisini protesto edenler için "Hiçbiri Müslüman değil" demiş.
Gelin görün ki, insanların gözünden şıp diye dinini, mezhebini çıkartıveren Kılıçdaroğlu, Fatih Camisi'ndeki şehit cenazesinde CHP çelengini yere atıp üzerinde tepinen genci "tanıyamamış". O da CHP'li çıktı ya. Tıpkı geçtiğimiz aylarda CHP Genel Merkezi'ne birkaç el ateş eden saldırganın partili çıkması gibi!
Bence Kılıçdaroğlu kim Müslüman kim değil diye fetva vermeyi bırakıp "yediği parti içi operasyonlarla" ilgilenmeli. Zira Genel Merkez'e sığmayan provokasyon mızrağı tüm ülkenin huzuruna batıyor.
Kapatın kapınızı, pencerenizi, ne yapıyorsanız evinizde yapın, acılı insanların cenazelerindeki, sokaktaki aile kavgalarınız kabak tadı verdi.