Bu neyin kompleksi?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Katar'ın Türkiye'ye hediye ettiği uçakla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Katar bu uçağı satıyordu, hatta rakam bildiğim kadarıyla 500 civarındaydı. O esnada biz de...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Katar'ın Türkiye'ye hediye ettiği uçakla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"Katar bu uçağı satıyordu, hatta rakam bildiğim kadarıyla 500 civarındaydı. O esnada biz de ilgilendik. Katar Emiri, bundan haberdar olunca uçağı Türkiye'ye hibe etti; 'Ben Türkiye'den para almam; bunu Türkiye'ye hediye ediyorum, hibe ediyorum' dedi. O uçak benim şahsımın değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nindir."
Nihayetinde de söz konusu uçak da Cumhuriyetin ilk döneminden beri "hibe" olarak devlet envanterine eklenen pek çok mal gibi, hazinenin listesine kaydedilecek. Ortada şahsi bir mesele yok.
Ne var ki tartışma yeniden yeniden ısıtılıp önümüze atılıyor.
İlkinde, ülkelerinin batının dümen suyunda beta bir aktör olmasına alışanlar var. Bölgesinde alfa konuma yükselen Türkiye'nin ihtiyaçlarına hâlâ masraf gözüyle bakıp şöyle diyorlar:
"Uçağa para ödenmese de böyle bir dönemde bu masrafa girmeyi düşünmek bile yanlıştır."
Oysa tıpkı ekonomide olduğu gibi, diplomatik alanda küresel pazarlıklar yapan bir devletin şekil şemailiyle verdiği güven "kazanmanın" önemli bir ayağıdır.
Örneğin, bugüne değin pek çok resmi temas ve dış seyahat izlemiş bir gazeteci olarak, aklıma eylül başındaki İran Zirvesi geliyor...
Sizce son birkaç ayda Rublesi, Dolar karşısında TL kadar değer kaybeden Putin'in, Türkiye Cumhurbaşkanı ve heyetinin 2 uçakla indiği alanda Rus bayraklı 4 uçağı dizmesinin nedeni de "müsriflik" midir?
Böyle düşünen arkadaşlara göre, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın bu zirveye tarifeli uçakla gitmesi ulusal çıkarlarımıza daha uygun olurdu sanırım.
Onlar da özetle "Türkiye'ye uçak lazımsa kendisi alır. Katar kim ki bize hibe ediyor" diyorlar.
Ancak, Türkiye'ye hediye veremeyecek kadar önemsiz gördükleri bir ülkenin jestini kabul etmesini onur meselesi saymaları garip.
Öyle ya, bir dönem Osmanlı'nın vilayeti olan küçük bir ülke. ABD'nin darbe ve işgalle tehdit ettiği günlerde cesurca yanında duran Türkiye'ye saygı duyuyor. Ve mensubu olduğu Arap kültüründeki bir rutini, beğenilen şeyi "tak çıkartıp" hediye etme geleneğini yaşatıyor.
Eğer Türkiye kendisi için "atla deve olmayan" bu dostluk ifadesi hediyeyi reddetseydi...
Zamanında kendisine hediye gelen bir kravatın resmini köşesine koyup "beni satın alamazsınız" diye poz kesen köşe yazarımızın bizlere düşündürdüğü gibi... Katarlı dostlarımız da "Acaba koca Türk devleti bir uçakla kendilerini 'satın almaya' çalıştığımızı mı sandı" diye bizim adımıza utanmazlar mıydı?
Gerçi haklısınız, ayıp olan her şeyi açık açık yapıp normal olan her şeyi ayıp saymaya başladığımız bu geçiş döneminde utanmak, utandırmamak falan... Tali konular bunlar.