Bu solculuk falan değil uşaklık
Eskiden solcuyum devrimciyim dediğinizde; "Karşıt" görüşlü ya da apolitik insanlar bile size saygı gösterirdi...Başka bir ülkedeki "devrim modelini" savunsanız bile, yurtseverliğinizden şüphe duymadıkları...
Eskiden solcuyum devrimciyim dediğinizde; "Karşıt" görüşlü ya da apolitik insanlar bile size saygı gösterirdi...
Başka bir ülkedeki "devrim modelini" savunsanız bile, yurtseverliğinizden şüphe duymadıkları için "düşmandan" ziyade bir "rakip" gibi algılanırdınız...
Kimi zaman sertleşseniz, hatta birbirinize girseniz, kavga etseniz bile kimse kalkıp sizin "yerliliğinizden sual" edemezdi.
Bir süredir toplumdaki bu algı epeyce değişti.
Artık istisnalar hariç solculuğun, devrimciliğin toplumun kahir ekseriyetindeki karşılığı bir "yabancılık" hali.
Elbette durup dururken olmadı sözünü ettiğim dönüşüm.
İçeride, sandık gibi "demokratik" yollarla ya da sivil iç dinamiklerin harekete geçirilmesini içeren "meşru" yöntemlerle siyasal iktidarı deviremeyen sol hepten "dışarıya" angaje oldu.
Geçmişte fikri düzeydeki "naif dış destekler" gizli tutulup "kadrolarla" dahi paylaşılmazken, şimdilerde "enternasyonalizmle" izah edilemeyecek ilişkiler, senkronize faaliyetler uluorta sergileniyor.
"Yurtseverlik" ve "yerlilik" kaygısı taşımayan pek çok sol parti, grup ya da çevre, artık küresel muktedirlerin, emperyalistlerin ya da o çok bilinen adıyla "üst aklın" operasyonlarında tetikçi pozisyonunda.
İnsan kendini o cephede tarif eden PKK- HDP de dahil, solun bu teslimiyetçi halini gördükçe, 70'lerde "Hoş Amerika puşt Amerika" türküleriyle yükselen solun yüzeyselliğini bile arar hale geliyor.
***