Cumhuriyet'in canına okuyorlar
Evimizin gazetesi Cumhuriyet'i ergenlik çağlarımda terk ettim. Ben ve arkadaşlarım, gazeteyi "yeterince solcu" bulmamaya başlamıştık. Sorun ettiğimiz şey gazetenin solcu militanlara ve örgütlere "mesafeli" duruşuydu. "Devlet...
Evimizin gazetesi Cumhuriyet'i ergenlik çağlarımda terk ettim. Ben ve arkadaşlarım, gazeteyi "yeterince solcu" bulmamaya başlamıştık. Sorun ettiğimiz şey gazetenin solcu militanlara ve örgütlere "mesafeli" duruşuydu. "Devlet ağzıyla" konuşuyorlardı. Uğur Mumcu'nun terörün kirli ilişkilerini açığa çıkartan yazılarını adeta üzerimize alınıyorduk. Sol örgütlerin ve PKK'nın Avrupa ve bölge ülkeleriyle karanlık ilişkilerinden, uyuşturucu trafiğindeki rollerinden bahseden gazete "sol" olabilir miydi?
Büyüdükçe, Cumhuriyet'in solla ilişkisine dair asıl sorunun, bizim çocukken sorun ettiklerimiz değil statükoyu sahiplenişi olduğunu anladım. Cumhuriyet, halkın sandıktaki iradesi karşısında ülkenin elitlerinin "tarihi meşruiyeti" mitini radikalce savunan resmi gazeteden fazlası değildi.
Gazete bugün vardığı noktada ise, dünkü eleştirilerimizi mumla aratacak bir profile sahip. Eskiden meşruiyetini, yalnızca Kemalist modernleşmeciliğin müttefikleriyle kurduğu ittifaklarda arıyordu. Bugün ise bir garip hilafet devleti kurma hedefinde olan Cemaat çevreleriyle bile yan yana. Cemaat'in komplocu savcıları, gazetenin manşetinde savunuluyor.