İnşallah yalanlanırım!
Bizim kuşağın (Athena Gökhan hariç), kendine solcuyum diyenlerinin, hafif anarşist takılanlarının bir zamanlar en itibar ettiği anti ütopya George Orwell'ın 1984'üydü.
Orwell'ın, bilginin saklanarak muhafaza edildiği diktatörlüğü tipik bir komünizm modeliydi aslında. Ancak biz bu "ayrıntıyı" da çok sorun etmiyorduk.
Çok sıkışırsak, "o'lum 1984 geçiş süreci olan proletarya diktatörlüğünü anlatıyor.
Komünizme geçilince, devlet ortadan kalkacak herkes özgür olacak" falan diye söyleniyorduk.
Ancak tek yanılan biz değildik.
Orwell'ın gözünü korkutan Sovyet Devrimi değil kapitalizm galebe aldı.
Duvar üzerimize yıkıldı, ABD'nin temsil ettiği Batı soğuk savaş yarışını önde bitirdi.
Ve o da hâlâ, komünistleri aratmayacak şekilde bilgiyi tekelinde tutmak için çalışıyor.
Ama onun tarzı farklı. Kapitalizm, gerçeği, enformasyonu sansürleyerek değil üzerimize bolca boca ederek saklıyor.
Kuşkusuz bu manipülasyondaki en güçlü silahı da Twitter, YouTube, Google gibi dijital platformlar.
Her türlü iddia, enformasyon bu mecralarda en basit bir teyit süzgecinden bile geçmeden dolaşıma sokulabiliyor.