Kim bunlar?
Keşke Yüksek Seçim Kurulu, bindelik farklarla sonuçlanan İstanbul seçimleri için daha önce pek çok seçim bölgesinde yaptığı gibi hızlı ve kararlı olabilseydi...
Ve o günlerde, mantığını partizanlığa teslim etmemiş aklı başında herkesin önerdiği gibi, erken bir seçim yerine, tüm parti temsilcilerinin gözetiminde bir "erken sayım" yapabilseydi.
Böylece hem bu meseleyi çoktan kapatmış olurduk, vakit kaybetmezdik. Hem de YSK, seçimlerin "hızla neticelendirilme" ilkesine daha uygun bir hukuki karar almış olurdu. Demokrasimizi güçlendirirdi.
İtirazlar sonucu sandıkların sadece yüzde onunun yeniden sayıldığını ve seçimden 29 bin oy farkla birinci çıkan adayın oyunun 16 bin azaldığını düşünürsek bu kararın seçmen iradesinin tecelli etmesi için ne kadar elzem olduğu da ortada.
Ama olmadı...
Bu durumun oluşumuna dair pek çok neden öne sürebiliriz. Yalnızca, YSK üyelerinin, ana muhalefet lideri tarafından Meclis'te, tek tek adlarının okunup yuhalatılmalarını, hedef gösterilmelerini düşünürsek bile üzerlerindeki baskıyı tahayyül etmekte zorlanmayız sanırım.