Mahalle baskısı değil araba sevdası
Bu ülkede mahalle baskısının hasını, dik alasını kendisine solcuyum diyen faşistler uygular.İnançları olan ideolojileri dışında kalan her türlü yaklaşımı "dogmatik" diyerek...
Bu ülkede mahalle baskısının hasını, dik alasını kendisine solcuyum diyen faşistler uygular.
İnançları olan ideolojileri dışında kalan her türlü yaklaşımı "dogmatik" diyerek küçümserler. Ne var ki kendileri, yalnızca Marx'ın değil, Leninizm, Stalinizm, Maoizm gibi pratiklerin sorgulanmasını bile "küfür" sayarlar.
Türkiye'de son on yıldaki dönüşüm sürecinde, olması gerektiği gibi, merkeze doğru yürüyen çevrenin (devrimden çıkarlı olan sınıfların) tarafını seçen ne kadar solcu varsa linç edilmiştir. Ezber bozup cesurca çıkışlar yapan kimi isimlerin, yeniden eski mahallede kabul görmek için İslamifobinin sınırlarında gezmek zorunda kalmaları da baskının şiddetinin bir göstergesidir.
Dolayısıyla, ağırlıklı olarak akademide, medyada, sanatta faaliyet gösteren eski solcuların, suyun başını tutmuş solcu-beyaz Türklerin mahalle baskısına dayanamayıp attıkları geri adımlar bir nebze de olsa anlaşılır. Ne yapsınlar, hakkaniyet ve vicdan uğruna, karınlarını doyurdukları, varoluşlarına cevap buldukları, ellerinden gelen yegâne işlerini mi terk etsinler? Profesörlükleri mi ertelensin? Yazacak mecralarını mı kaybetsinler? Filmlerini gösterecek sinemaları, resimlerini sergileyecek salonları, romanlarını basacak-satacak yayın evlerini mi küstürsünler?