PKK’nın kimyasal rejimi Kılıçdaroğlu’nun narkodevleti
Sabah Gazetesi Yazarı Melih Altınok'un bugünkü (02.11.2022)''PKK’nın kimyasal rejimi Kılıçdaroğlu’nun narkodevleti'' başlıklı yazısı.
"Uyuşturucu ticareti yapan, organ ticareti yapan adamdan vergi alacaksın. Bu yapılmıyor" açıklamasıyla aklımızı başımızdan alan Kılıçdaroğlu fikir değiştirmişe benziyor.
Bu kez de evinde tripotunun karşısına geçip Türkiye Cumhuriyeti'nin boynuna kara para aklayan, uyuşturucu ticareti yapan devlet yaftasını asıverdi.
Üstelik FETÖ'cü Youtuber'ların videolarından aşina olduğumuz bu ithamlarına delil gösterme gereği bile duymadan... Şak diye. Peynir ekmek yer gibi.
Ana muhalefetin, itirafçı mafya babalarından rol çalacak kadar marjinalleşmesi trajikomik ama işin şakaya gelir yanı yok.
TC Jandarma Komutanlığı'nı "183 yıllık Jandarma Teşkilatımızı 'Cari açığı kapatmak için uyuşturucu ticareti yapmak'la suçlamaktadır. Bu iftira sahibi hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz" açıklaması yapmak zorunda bırakmak tehlikeli bir kumar değil mi?
TSK Kafkaslar'dan Kuzey Afrika'ya dünyanın pek çok kritik noktasında seferde, Ege'de ve Akdeniz'de de teyakkuzdayken PKK üzerinden sahneye konan "kimyasal silah" propagandasıyla senkronize hareket etmenin izahı var mı?
Şüpheleniyoruz. Zira CHP Milletvekili Tanrıkulu'nun Meclis'te kayıt altına aldırmak istediği "kimyasal rejim" imajı da ardından gelen Kılıçdaroğlu'nun "narkodevlet" çamuru da aynı yere hizmet ediyor...
Elbette ki, darbeyle, tehditle iddiasından kopartılamayan Türkiye'yi etkisiz ve iddiasız bir yönetimi işbaşına getirerek "düşük maliyetli ileri karakol" pozisyonuna itmeye çalışanlara... Rakiplerimize.
ABD Başkanı Biden seçilmeden önce açıkça bu hedeflerini ilan etmedi mi? Türkiye'de çok maliyetli olan başına buyruk Erdoğan karşısında muhalefete akıl dahil her türlü desteği vereceklerini açıklamadı mı?
Evet, Kılıçdaroğlu da yine bir seçim öncesi en iyi bildiği işi yapıyor... 12 yıldır olduğu gibi, kaset skandalıyla kavuştuğu CHP'deki genel başkanlık koltuğunu siyaseti bel altı yöntemlerle manipüle ederek korumaya uğraşıyor...
Bir yandan geçenlerde gidip pek yüz bulamadığı ABD'ye ve önümüzdeki günlerde uçacağı Londra'ya İngiliz anahtarı gibi işlevsel olabileceğini göstermeye çalışıyor...
Öte yandan oralardan aldığı akılla, ülkenin atmosferini zehirleyerek, kaosu, kargaşayı, akıl tutulmasını körükleyerek olası bir seçim hezimeti karşısında sisleme yapıyor.
Bunun adı muhalefet değil. Adını koyalım. Karşı karşıya olduğumuz, sivil-demokratik siyasetin rasyonel zeminini dinamitleyen bir sabotaj. Bütün psikolojik harp tekniklerini kullanıyor.