Sokaktaki vatandaş ve salondaki gazeteciler
"Halkın anlayacağı şekilde anlatalım" cümlesini çok sık işitiyoruz.Buram buram kibir kokan bu kalıp 16 Nisan referandumu öncesi de revaçta.Niyeymiş efendim, çünkü anayasa değişikliğinde oylanacak...
"Halkın anlayacağı şekilde anlatalım" cümlesini çok sık işitiyoruz.
Buram buram kibir kokan bu kalıp 16 Nisan referandumu öncesi de revaçta.
Niyeymiş efendim, çünkü anayasa değişikliğinde oylanacak 18 madde ekleriyle birlikte çok karışıkmış bu yüzden basit anlatılmalıymış, yoksa halk anlamazmış.
Laf...
Perşembe gecesi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın Ankara gazetecilerine verdiği bir röportajı izlerken, referandumun asıl memleketin entelijansiyasının anlayacağı şekilde anlatılması gerektiğine bir kez daha karar verdim.
İzleyenleriniz vardır, CHP yandaşı gazetecilerin çoğunlukta olduğu programda Bozdağ elinden geldiğince nezaketini bozmadı. Arada "canlı yayındayız ciddi olalım" türünden nazik uyarılarla "Beyler önce gidin metni okuyun sonra röportaja gelin" mesajı vermekle yetindi. Ama Bakan'a anayasa değişikliğiyle ilgili soru soran salondaki gazetecilerin hali haraptı.
Belli ki onlar da 16 Nisan'da oylanacak metni okumak ve üzerine kafa yormak yerine, kendileri gibilerin çıkarttığı gazetelerden ve yine kendileri gibilerin katıldığı tartışma programlarından konuya "aşinaydılar." Bizler ekran başında onların yerine kızardık ama işleri sadece bu olduğu halde anayasa değişikliği metnini okuma zahmetine girmeyen "yetkinler" son derece rahatlardı.
Bozdağ programda eğer referandumda evet çıkarsa Cumhurbaşkanı'nın seçimleri yenileme yetkisine meclis freni getirilecek. Yeni modelde, eğer Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesini isterse, kendisi de koltuğunu bırakarak seçime gidecek. Yani yetkileri sınırlandıracak diyor.
Karşısındaki Ankara temsilcisi gazeteci bırakın önerilen Cumhurbaşkanlığı modelini, mevcut sistemden bihaber olduğu için "Ama şimdi bu yetkisini kullanması zor" diye çıkışıyor.