Taşıma suyla devrim olmaz
Gezi'de denediler, 17-15 Aralık'ta da, 7-8 Ekim'de de... 7 Haziran seçimlerinin ardındansa terör aracılığıyla yine çabalıyorlar. Kitlesel sokak hareketleri yaratıp seçilmiş bir iktidarı devirmeye...
Gezi'de denediler, 17-15 Aralık'ta da, 7-8 Ekim'de de... 7 Haziran seçimlerinin ardındansa terör aracılığıyla yine çabalıyorlar. Kitlesel sokak hareketleri yaratıp seçilmiş bir iktidarı devirmeye çalışıyorlar.
Eskiden işleri daha kolaydı. Ulaşmaları gereken manipülasyon seviyesi, orduyu harekete geçirecek dozda olsa kafiydi. Ancak şimdi aradıkları o darbeci orduya ulaşılamıyor. Bu yüzden çırpındıkça çırpınıyorlar.
Ne var ki halkın büyük çoğunluğunca iktidara taşınmış bir siyasi harekete karşı sokakta örgütlemeye çalıştıkları kitlenin bu "karşı devrim"den çıkarı yok. Çünkü montajcı eski sermayenin ve medyanın da desteklediği bir avuç elitin çağrı yaptığı kesim, son on yılda ilk kez eşit vatandaşlık koşullarına bu iktidar döneminde kavuşmuş çevredekiler.
Ve devrim, beş çayı sonrası bir drink attıktan sonra ya da ofis çıkışı devam edilecek bir sosyal etkinlik değil. İşte Marx'ın "işçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi yoktur" sözlerinin alameti farikası da bu.
Dezavantajlı kesimlere yönelik sosyal ve ekonomik politikaların öncelik olduğu, Çözüm Süreci gibi toplumsal barış projelerinin siyasi riskinin üstenildiği, dindarlara, Kürtlere, gayrimüslimlere gasp edilmiş haklarının iade edildiği bir dönemde merkeze yürüyen çevredekilerin kaybedecek çok şeyi var artık.
Yeni dönem, demokrasiyi ve ekonomiyi daha geniş bir kesime yaydı. 13 yılda yüzde yirmiden yüzde kırka çıkan orta sınıf da sisteme entegrasyonun çimentosu oldu. İşte yeni paradigmanın bu sağlam yapısı nedeniyle, medya, kimi siyasiler ve bazı kanaat önderlerinin katalizörlere ihtiyacı var. Manipülasyon ve tekrarlarla insanları kötü durumda olduklarına inandırmak, devrimden başka yollarının kalmadığına ikna etmeye çabalıyorlar.