Yok böyle bir cinayet!
Gazeteci Cemil Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'na girip ortadan kaybolmasının üzerinden tam 1.5 ay geçti. Türk devletinin, basının cinayetle ilgili ortaya çıkartıp dünyayla...
Gazeteci Cemil Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'na girip ortadan kaybolmasının üzerinden tam 1.5 ay geçti.
Türk devletinin, basının cinayetle ilgili ortaya çıkartıp dünyayla paylaşmadığı delil, kamera ve ses kaydı kalmadı. Suudi yetkililer de "kaza" gibi tanımlar bulsalar da cinayetin işlendiğini kabul ediyorlar.
Ancak tüm dünyanın yakından ilgilendiği, devlet başkanlarının bizzat takip ettiği olaya dair hâlâ net bir açıklama yapılmış değil.
Kimse çıkıp "Kaşıkçı'yı şu ya da şunlar şu nedenle öldürttü" netliğinde bir izah yapmıyor.
Aksine, sanki mevzu aydınlatıldıkça, üzerinde konuşuldukça kararıyor. Bir muammaya dönüşüyor.
Gazete haberini fotoğraflar ve iddiaya konu olan şahitlerin beyanatlarıyla da destekliyordu.
Buyur buradan yak!
Kaşıkçı'nın, konsolosluk binasına girerken kapıda bıraktığı Türk sevgilisi Hatice Cengiz ise (2) bu evlilikten haberi olmadığını söylüyor. Bu iddialarının manipülasyon olduğunu öne sürüyor... Kimileri de asıl, Hatice Cengiz'in Kaşıkçı ile çekilmiş selfie'lerinin fotomontaj olduğunu...
Elbette bu son delil, Kaşıkçı'nın istihbaratta "bal tuzağı" denilen ve kadınların kullanıldığı yöntemle konsolosluğa çekildiği iddialarını yeniden alevlendirdi.
Kaşıkçı'nın Suudi karısının (3) da Ciddi'de öldürüldüğü haberini geçen bölge basını, bakalım başka kadınların isimlerine de ulaşabilecek mi?
"Bu çok vahşi, çok kirli ve iğrençti.
Dinlemeden de kayıtlarda olan her şeyi biliyorum." İnsan bu tabloya baktıkça "iyi ki her şeyi biliyoruz yoksa halimiz nice olurdu" demekten kendini alamıyor.
Öyle ya, düşünsenize, dünyada her saniye birisi cinayete kurban gidiyor. Hepsi hakkında Kaşıkçı vakası kadar bilgiye ve kanaate sahip olsaydık, demek ki tek bir katil bile bugün içeride olmayacaktı.
Buna da şükür mü demeliyiz?