Anılar Krizantem
Speyer’deki o çiçek serası hâlâ duruyor olmalı. Krizantem ekme yarışı da çoktan başlamıştır. Ama beni ilgilendirmiyor. Aradan 47 yıl geçti. Ben artık yalnızca seyirciyim. Krizantem görünce, gülümsüyorum o kadar..
Sabahın alacakaranlığı... Yağmur yağıyor, hava soğuk. Cam bile açılmıyor rüzgârdan. Karşımızdaki Kısmet Çiçekçisi’nin çalışkan kızı Yıldız Hanım gelmiş, saksıları tek tek dışarı çıkarıyor. Kebapçılar henüz açmadı. Yıldız Hanım sıkı sıkı giyinmiş, bir içeri bir dışarı, taşıyıp duruyor çiçek kasalarını. Uzaktan bakınca çiçekçilik rengârenk, şiir gibi bir iş sanılır. İçine girince manzara değişir. Çiçek koklarken güzeldir, bakarken güzeldir. Kadına hediye ederken güzeldir de... Oraya gelene kadar insanı canından bezdirir, adeta öldürür.
Sene 1973... TRT’den kapı dışarı edilmiş, Ankara’dan ve sansürlü gazetecilikten sıkılmış, Karslruhe yakınlarını mekân tutmuş olan dostum şair Özkan’la mektuplaşmış, “Gel buraya, sana da iş buluruz” mesajını alınca, ver elini Alamanya demişiz.