Baş yaran adam!
Devlet yöneticilerinin kişisel duygularını devlet yönetimine yansıtıp yansıtamaları hakkında bir örnek olay... Falih Rıfkı Atay’ın “Atatürk ne idi?” adlı kitabından aktarıyoruz:“Irak...
Devlet yöneticilerinin kişisel duygularını devlet yönetimine yansıtıp yansıtamaları hakkında bir örnek olay...
Falih Rıfkı Atay’ın “Atatürk ne idi?” adlı kitabından aktarıyoruz:
“Irak Başbakanı rahmetli Nuri Sait Paşa Türkiye’ye bir gelişinde anlatmıştı:
- Osmanlı ordusunda iken Atatürk’le aynı cephede idik, bir akşam üstü birlikte yemek yiyorduk. Sofrada bulunan bir asker hekim izinli olarak İstanbul’a gideceğini söylemesi üzerine Atatürk kızdı, ordu tifüsten kırılıp dururken nasıl olur da bir hekim İstanbul’a keyif etmeye gider, devlet onu yetiştirmek için on binlerce lirayı işte böyle günlerde görev başında bulunması için harcamıştır, diye tutturarak söylemediğini bırakmadı, hekim içkili de olduğu için kendini kaybetti, Atatürk’ün başına bir şişe attı. İçeriki odaya alarak yarasını temizledik, sardıktı...”
Nuri Sait Paşa yıllar sonra Atatürk’le sohbet ederken eski hatıralardan dem vuruluyor. Atatürk’ün kafasını yaran hekime geliyor söz. Nuri Paşa Atatürk’e :
- Acaba ne olmuştur o hekim?, diye soruyor..
Atatürk’ün yanıtı:
- Şimdi bir ordunun sıhhiye reisi, Nuri Sait Paşa bu olayı aktarırken gözleri yaşarıyor, Atatürk’ü şu sözlerle anıyor:
- Ne büyük kalpli adam! Öyle ya... Bizim bildiğimiz türden bir lider kafasına şişe atıp yaran adamı yaşatır mı?
Mahdum vergisi