Bu da Keçibank...
Çiftlikbank modeli halen yurt dışında kaçak olarak yaşayan Mehmet Aydın adlı tosunun buluşu mudur?Hayır... Model çok daha önce “Keçibank” olarak 2011 yılında uygulanmaya başlanmış...Modele...
Çiftlikbank modeli halen yurt dışında kaçak olarak yaşayan Mehmet Aydın adlı tosunun buluşu mudur?
Hayır... Model çok daha önce “Keçibank” olarak 2011 yılında uygulanmaya başlanmış...
Modele göre, yaklaşık 1000 TL ödeyerek bir keçi satın alıyorsunuz...
Keçi çiftlikte besleniyor, sütü satılıyor ve size yılda yaklaşık yüzde 50 gelir sağlıyordu.
Ankara merkezli ARŞİN adlı firma Bolvadin’e bağlı Kemerkaya’da çiftlik kurmuş, gazete ve TV haberleriyle çiftliği tanıtmış, yatırımcılar gidip çiftliği bizzat görmüş, katılımlar başlamış... Kurulan tezgâha Tarım Bakanlığı dahil resmi makamlardan hiçbir itiraz gelmemiş...
Firma kısa sürede 50’den fazla katılımcıdan 12 milyon lira dolayında para topluyor. İlk zamanlar gelen taze katılımlar faiz olarak geri ödeniyor... Sonra musluğun suyu kesiliyor. ARŞİN’in sahipleri 2014 yılında sırra kadem basıyor... Paralar batıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, önündeki dosyalara rağmen, aradan dört yıl geçtiği halde firma hakkında iddianame düzenlemiş değil. (Dosya no: 2015/69338)
Dolandırıcılar ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyor.
Mağdurlardan Mülkiyeli arkadaşımız Orhan İyiler, Ticaret Bakanlığı’na bu olayları anlatan bir yazı göndererek halkın uyarılmasını istedi.
Bakalım devlet uyanacak, bir soruşturma başlatılacak mı?
İnceliksiz işler!
Muharrem İnce seçim meydanlarında büyük başarı kazandı.. Kitlelerin adeta sevgilisi oldu... Demeye kalmadı... Topladığı puanları seçim sonrasında cömertçe harcamaya başladı...
Gazetecilere yönelik alçak, şerefsiz gibi hitapları çok yadırgandı.
Dahası... Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile eşlerini de yanlarına alarak yemekte buluşuyor. Ertesi gün gazetecilere yemekte konuşulanları açıklıyor. Genel Başkan’dan olağanüstü kongre toplayarak görevden ayrılmasını ve onursal başkan olmasını istemiş. Aksi takdirde örgütün bu işi çözümleyeceğini eklemiş.
Yerel seçime gidilirken böyle bir tartışmayı kamuoyu önüne taşımak şart mıydı? Başkanlık mücadelesinin daha zarif biçimi yok mudur?