Eşit yurttaşlık
CHP’nin kurultay bildirisindeki şu cümle tartışmalara yol açtı. “Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir.” Anayasa’nın...
CHP’nin kurultay bildirisindeki şu cümle tartışmalara yol açtı.
“Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir.”
Anayasa’nın 10. maddesi şöyle diyor:
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir...”
Bu ifade orada dururken neden hâlâ eşit vatandaşlık veya eşit yurttaşlıktan söz ediliyor? Ne anlatılmak isteniyor? CHP eski milletvekili Birgül Ayman Güler diyor ki:
“Bu istek Türk vatandaşlığından vazgeçilmesi ve halkın etnik topluluklara bölünmesi isteğidir. Eşit vatandaşlık, bireyler arasında eşitlik, yurttaşların eşitliği demek değildir. Bu taleple istenen, etnik toplulukların anayasada kimlik olarak tanınması, etnik anadillerin ulusal ve bölgesel resmi dil haline gelmesi, tüm devlet ve toplum hizmetlerinde çok -resmi dil olması, seçimlerde parlamentonun ve belediye meclislerinin etnik topluluk kotaları temelinde oluşturulmasıdır. Bu, günümüzde Bosna-Hersek´te Dayton Anlaşmasıyla kurulmuş olan “milliyetler sistemi”ne geçilsin demektir. Elbette olmazsa olmaz şartı, Anayasa’dan Türk vatandaşlığının silinmesidir...”
CHP gerçekten bunu mu istiyor? Neden iddialara yanıt vermiyor, neden bu ifadeyi açıklığa kavuşturmuyor?
Müjde: Ödev yok!
Milli Eğitim Bakanlığı haberi müjde gibi vermiş. İnternet siteleri de müjde gibi aktarıyorlar:
- İki haftalık tatilde öğrencilere ödev yok...
İki hafta öğrencileri boş oturtmak müjde midir?
Bu sürede ders dışı ödevler verilemez mi? Örneğin bir kitap özeti istemek.. Örneğin “İlçenizdeki semt ve sokak adlarını öğrenin” demek...
Konuyu bir öğretmen dostumuza soruyoruz... Diyor ki:
“Öğrencileri yormayacak, onları keyifli araştrmalara yönlendirecek ödevler elbette ki olabilir...
Bütün sorun, bizdeki ödev verme anlayışının hatalı olması..
Bakanlık, öğretmenlerin nasıl ödev verdiğini bildiği için ödevlerle ilgili “müjde” verebiliyor.
Ödevler, öğrencileri araştırmaya yönelten veya onların yaratıcılığını ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar değil ne yazık ki..
Öğretmenlerimiz öğrencileri dinleyip, her öğrencinin ilgisine uygun ödev vereceklerine, bütün sınıfa toptan aynı ödevleri veriyorlar.
Sizin önerdiğiniz ödev türüne bir örnek de “aile tarihi” olabilir..
Aile tarihi Batı’da önemsenir... Bizde öğrenci en fazla iki dedesi ile anneanne ile babaannesini bilir. Ötesine geçmez. Oysaki ailenin yaşayan en büyüklerine sorarak bu tarihi biraz daha gerilere götürebilir. Ailenin tarihi ile ilgili bir defter tutabilir, oraya aile bireylerinin isimlerini not edilebileceği gibi, küçük anılar, anekdotlar da yazılabilir. Buna benzer pek çok ödev düşünülebilir.”