Mucize beklemek!
Bir ağacın tepesine yerleşmiş olan sığırcık ailesi, etrafın fena halde kirlenmesi üzerine kokudan ve pislikten duramaz olmuş. Çocukların ısrarı üzerine ana ile baba yuvayı bir evin damına...
Bir ağacın tepesine yerleşmiş olan sığırcık ailesi, etrafın fena halde kirlenmesi üzerine kokudan ve pislikten duramaz olmuş. Çocukların ısrarı üzerine ana ile baba yuvayı bir evin damına taşımışlar.
Kısa bir süre sonra o yuva da pislik içinde kalmış… Yavru sığırcıklar başlamış:
- Baba başka yere taşınalım demeye.
Baba dayanamamış:
- Bizde bu kıç varken, demiş, hangi yuvaya gitsek etrafı aynen böyle pislik götürür…
Sözü yeni bir anayasa ile bir şeylerin düzeleceğini sananlar için anlattık…
Mevcut anayasa askerlerce hazırlanmış da… Darbe anayasasıymış da… Onun yerine sivil ve özgürlükçü anayasa yapılacakmış…
Siz demokrat değilseniz hangi anayasayı elinize versek fark etmez…
Bilir misiniz Japon anayasasını kim hazırlamış? 1947’de Amerikan işgal kuvvetlerinden iki hukukçu subay… O anayasa hâlâ yürürlükte.
Onur Öymen’in “Demokrasiden Diktatörlüğe” adlı kitabını açalım. Diyor ki Onur Öymen:
“Alman anayasası nasıl hazırlanmıştı? 1948’te Londra’da toplanan müttefik işgal kuvvetleri temsilcileri tarafından hazırlanmıştı. Hazırlayan komitenin içinde bir tane Alman yoktu.”
Bu anayasa da halen yürürlükte… Ve kimse işgalcilerin hazırladığı anayasalar deyip değiştirmeye kalkmıyor. Çünkü anayasalar tılsımlı metinler değil… Kötü bir anayasa ile iyi bir yönetim mümkündür. Ülke İngiltere’deki gibi anayasasız bile yönetilir.
Yeter ki siz demokrat olun.
Voltaire Dayı...
Birkaç gündür Voltaire’in adı yine sıkça anılıyor. Akademisyenler bildirisi dolayısıyla bildiriye katılmayan ama ifade hürriyetini destekleyenlerVoltaire’e atfen o ünlü sözü tekrarlıyorlar:
“Söylediklerinize katılmıyorum ama onları söyleme hakkınızı ölümüne savunurum...”
Bu sözü yalnız bizim vatadaşlar değil birçok Fransız da Voltaire’e ait sanır.
Daha önce de yazmıştık. Bu bilgi yanlıştır.
Söz aslında Evelyn Beatrice Hall tarafından söyleniyor. Bu İngiliz hanımefendi, Stephen G.Tallentyretakma adıyla yazdığı “The Friends of Voltaire”adlı kitapta bu cümleyi Voltaire’in düşünce bütününü özetlemek için kullanıyor...
“I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.”
“Söylediklerinize katılmıyorum ama onları söyleme hakkınızı ölene kadar savunurum...”
Hallsözü tırnak içine aldığından Voltaire’e ait olduğu izlenimi yayılıyor. Readers Digest dergisinin 1934 yılı haziran sayısında bu söz “Voltaire”imzasıyla aktarılıyor.
Beatrice Hall,1935 yılında başka bir dergiye yaptığı açıklamada ifadenin Voltaire’e ait olmadığını, Voltaire’in “Kendin için düşün ve bırak diğerleri de kendileri için düşünsün”gibi fikirlerinden hareketle, ifadeyi kendisinin ürettiğini anlatıyor. Kimse oralı olmuyor. Söz güzel, Voltaireünlü bir isim. Söz Voltaire’in üzerinde kalıyor. Aradan 75 yıl geçtiği halde yine öyle biliniyor... (Fakat siz doğrusunu öğrenmiş bulunuyorsunuz)
NEYZEN
İktidar yandaşlarına soru:
“Mehmet Akif’i dilinizden düşürmüyorsu-nuz da Neyzen Tevfik’ten neden hiç söz etmiyorsunuz?”
Neden Neyzen’den söz edilmez gerçekten?