Ne dalga bunlar!

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ilginç iddialar öne sürdü dün:
“Suruç katliamını yapan özel gladyo örgütüydü. IŞİD’in içine sokulmuş kendilerine çalışan bir zavallı aracılığı ile Türkiye’nin pırıl pırıl evlatları katledildi.
Ceylanpınar’da yatağında uyuyan 2 polis kirli bir şekilde katledildi.
Ve Adıyaman’da öldürülen asker. Aydınlanmayan bir olaydır.”
Demirtaş’ın iddiasına göre Türkiye’nin IŞİD ve PKK’ya karşı operasyonlara başlamasına neden olan olaylar tezgâhlanmış olaylardır. Görünen faillerin arkasında görünmeyen başkaları vardır. Strateji uzmanı Cahit Dilek, Suruç’la ilgili benzer bir noktaya değiniyor:
“IŞİD Suruç saldırısını üstlenmedi hatta 23 Temmuz’daki Kilis’te 1 astsubayın şehit edilmesinden sonra o olayla ilgili de bir açıklama yapmadı. Ama şöyle bir tarama yaptım, IŞİD başka ülkelerdeki saldırıları üstlenmiş...”
Güneydoğu’daki kanlı olayların ve başlatılan operasyonların en önemli sonucu mu?
Bu gümbürtüde ABD’ye İncirlik ve diğer üsleri kullanma izni rahatça verildi!
Türk uçaklarının PKK hedeflerine yönelik hava hücumlarına ABD’nin ses etmemesi hatta destek olması da Washington’a sempatiyi artırdı.
ABD yarın, İncirlik ve diğer üsleri PKK ve PYD’ye destek vermek ve Kürt devleti kurmak yönünde kullanırsa kimse şaşırmamalı... Terörden sonuçta kim yararlanıyor?
Gürültü patırdının ardındaki gerçek aktörlere bakmalı.

Hukuk ve emniyet...
İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, Gazi Mahallesi’ndeki saldırıda şehit olan polis memuru Muhammet Fatih Sivri’nin cenaze töreninde yaptığı konuşmada;
- Fatih’in intikamını alabilmek adına ölümüne mücadele edecek 35 bin daha evladınız, kardeşiniz var, şeklinde bir cümle kullandı...
Bir kez daha hatırlatalım...
Kabile devletlerinin aksine hukuk devletlerinde intikam, kısasa kısas gibi uygulamalar söz konusu olmaz. Suçlunun cezasını yargı verir. Polisin görevi şüpheliyi yakalayarak yargıya teslim etmekten ibarettir.
Bir not da Muş Malazgirt Emniyet Müdürüne... Binbaşı Arslan Kulaksızoğlu’nun teröristlerce katline tanık olup görgü tanıklığı yapan çocuğun 13 yaşında olduğunu, adını açıkça, soyadını ise ilk harfiyle vererek basına servis ettiniz. Hayati tehlike bir yana... Teröristlerin çocuğu bulması, ailesini bularak baskı yapması, ifadesini değiştirmeye zorlanması gündeme geldi. Bu yaptığınızın o çocuğu teröristlere hedef göstermek olduğunu, hayatını tehlikeye attığını düşünemediniz mi?