Biz artık toplum olmaktan uzaklaştık
ATATÜRK Havalimanı'na IŞİD saldırısı olduğu gece havalimanındaki taksicilerin müşterilerden normalin 3-5 katı ücret talep etmesi ziyadesiyle tepki aldı. “Böyle bir şey yok” diyenler olsa da...
ATATÜRK Havalimanı'na IŞİD saldırısı olduğu gece havalimanındaki taksicilerin müşterilerden normalin 3-5 katı ücret talep etmesi ziyadesiyle tepki aldı.
“Böyle bir şey yok” diyenler olsa da tanıklıklar, olduğu yönünde. Mesele şu ki; herkes olabileceğini düşündü. Zira, krizi fırsata çevirmek insanımıza yabancı bir davranış değil.
Deprem ertesinde bez bulamayan anneler bebeklerin altını gazete kâğıdıyla bağlarken, kaptıkları çocuk bezlerinden çadırlarına kilim yapanlar da bizim insanımızdı.
Her gün onlarcasının ölüm haberi gelirken mültecilere sahte yelek satan da bizim insanımızdı.
Taksicilerin kriz anında insanları kazıklamaya yeltenmesi bizim için ilk olmazdı. Ama yine de şaşırdık. 10 metre ötede onlarca insan ölmüşken, sağ kalanlar canının derdindeyken taksicilerin tek derdi nasıl cepleri olabilirdi?
*
Sosyal psikolog Prof. Dr. Melek Göregenli’ye göre bizim gerçekçi olmayan, romantik bir insan idealimiz var. İnsanların doğuştan vicdanlı olduğunu zannediyor; bu yanlarının özellikle zor zamanlarda ortaya çıkmasını bekliyoruz. Oysa vicdan, empati vs. insanın ancak bilgilendikçe kendini dönüştürmesiyle kazandığı şeyler.
Göregenli vicdanın kendimizle değil, gündelik hayatımızda diğerinin varlığını fark etmekle ilgili olduğunu söylüyor: “Mendil satan ya da trafikte cam silen çocuklar yaklaştığında insanların tavırlarına dikkat edin. Herkes bir an önce bu tatsız andan kurtulmak istiyor; ya camını kapatıyor ya hızla oradan uzaklaşıyor. Bunu da ‘Biz para verdikçe bunlar sokakta çalışmaya devam ediyor’ diyerek meşrulaştırıyor; ‘Ben aslında onların iyiliği için bunu yapıyorum’ diyerek davranışına bir erdem yüklüyor. Oysa biliyor; kapitalizm oldukça, sokakta hep birileri olacak.”
*
Taksici meselesi ‘diğerini fark etmeme’nin başka bir biçimi. Taksici, kazıklamaya çalıştığı müşteriyle ortak yanlarını, insan olduklarını, onun yerinde kendisinin de olabileceğini görmüyor. Kişisel çıkarı öne geçiyor.