Çeşmelilerin talan feryadı
Türkiye'de çevre hassasiyeti olan herkes ülkenin kömür gibi fosil yakıtlardan uzaklaşıp rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiği konusunda hemfikir. Ülkenin ekonomik anlamda...
Türkiye'de çevre hassasiyeti olan herkes ülkenin kömür gibi fosil yakıtlardan uzaklaşıp rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiği konusunda hemfikir.
Ülkenin ekonomik anlamda geleceğini düşünenler de fosil yakıtlarla araya mesafe koymamanın ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını artıracağı ve sürdürülebilir kalkınma yakalanamayacağı görüşündeler.
Çok haklılar.
Rüzgara ve güneşe yönelmeliyiz, doğru. Ancak bunu yaparken gözetilmesi gereken şeyler var. Ve bizde pek gözetilmiyor.
Karaburun’da RES’lere (Rüzgar Enerji Santralı) karşı yerel halk uzun zamandır mücadele veriyor mesela. Yarımadanın dört bir yanı, RES yatırımları, taşocakları, balık çiftlikleri tarafından kuşatılmış halde ve halkın yaşam alanı büyük bir baskı altında. Rüzgar türbinleri insanların evlerinin dibine yapılıyor ve yaşam kalitelerini sıfırlıyor. Bu anlamda hukuki mücadele sürüyor.
Şimdi de Çeşme halkı benzer bir mücadele içinde. Alaçatı’daki Germiyan Köyü’ne ait doğal SİT alanına yerel halkın tarlaları istimlak edilerek, dönüm dönüm kamu arazileri 49 yıllığına şeffaf olmayan yöntemlerle apar topar devredilerek, yerleşim yerlerine 700 metre mesafede (ki en az 2 kilometre olması gerekir) 6 adet yeni rüzgar türbini yapılmaya başlandı.
İş antidemokratik biçimde ilerliyor.
Misal, oranın yerlisi bir aile bir sabah uyandığında görüyor ki bir dozer arazilerinin ortasında yol açıyor. Kendilerine hiçbir resmi bildirim yapılmış olmamasına rağmen. Kimisinin toprağına resmi kayıtlar tamamlanmadan el konuluyor vs.
Bu RES projesinin yapıldığı alan çevre düzeni planında ormanlık bölgede, 2. derece arkeolojik ve doğal SİT alanı kapsamında. Tarım arazileri, zeytinlikler ve yeraltı suları projeden olumsuz etkilenecek.