Herkes için adalet mi? Keşke!
YIL 2011.G.K., dereceyle girdiği hukuk fakültesinde 1’inci sınıf öğrencisi. Tecavüze uğruyor; tehdit edildiği ve psikolojisi bozulduğu için ancak 2 yıl sonra şikâyetçi olmaya cesaret edebiliyor.G.K.’nin...
YIL 2011.
G.K., dereceyle girdiği hukuk fakültesinde 1’inci sınıf öğrencisi. Tecavüze uğruyor; tehdit edildiği ve psikolojisi bozulduğu için ancak 2 yıl sonra şikâyetçi olmaya cesaret edebiliyor.
G.K.’nin davası 2015’te sonuçlandı. İstanbul Çapa Adli Tıp ile İnönü Üniversitesi Adli Tıp’tan aldığı her iki rapor da G.K.’nin ‘ruh sağlığının cinsel saldırıya bağlı olarak kalıcı surette bozulduğunu’ belirtiyordu. Savcının mütalaası da sanığın cezalandırılması yönündeydi.
Buna rağmen, sanık beraat etti.
Dosya şu anda Yargıtay’da.
*
Lehine iki adli tıp raporu olmasına rağmen mahkeme G.K.’yi Adli Tıp Kurumu’na göndermişti. Bu kurumun raporuna göre, tecavüze uğradığından beri 3 yıldır psikiyatrik tedavi gören ve birden fazla ilaç kullanan G.K.’nin ruh sağlığı bozulmamıştı, sadece etkilenmişti ve bu tecavüz değil, başka sebeplerden kaynaklanabilirdi (!)
“Bu raporun anlamı şuydu benim için” diyor G.K.; “3 yıldır ilaç kullanmam, geceleri kâbuslar görmem, sinir krizlerim, mahkemeye çıktığımda titremem ve nefes alamamam, hepsi önemsizdi. Sanki 3 yıldır yaşadığım kâbus gerçek değildi.”
Beraat kararı G.K. için büyük yıkım oldu. Dava devam ederken, hukuk fakültesini bitirdi ve avukat oldu. Bugün 26 yaşında ve 1.5 yıldır avukat. Tam da mahkeme beraat kararını verdikten kısa süre sonra ruhsatını aldı. Ama hâlâ avukatlık yapamıyor. Çünkü beraat kararıyla içinde bir şeyler öldü... En çok da adalet.
Dava sürecinde sanık avukatının hakaretlerine, hâkimlerin buna izin vermesine, mahkeme başkanının annesini ve onu aşağılamasına, avukatlarının azarlanmasına, kuzeni dahil tüm tanıkların yalan söylemesine sırf adaletin yerine geldiğini görmek için katlandığını söylüyor.
*