Karadeniz’in yiğit kadınları
KARADENİZ'in nineleri suyun başında oturup torun sevmek varken... Yıllardır direnişin kitabını yazıyorlar. Dereleri teker teker HES'lerle kurutulurken bedenlerini siper ediyor, sabahlara kadar düşman bekler gibi dozerleri bekliyor...
KARADENİZ'in nineleri suyun başında oturup torun sevmek varken...
Yıllardır direnişin kitabını yazıyorlar.
Dereleri teker teker HES'lerle kurutulurken bedenlerini siper ediyor, sabahlara kadar düşman bekler gibi dozerleri bekliyor, güçleri yettiğince güzelim doğalarını katletmek isteyenlere geçit vermiyorlar.
Onlar o derelere hayatlarını borçlular; bunu sizden benden çok daha iyi biliyorlar.
Bizim gibi egzozların içinden uzaklardaki cenneti izlemiyorlar. Onlar derenin yanında çocuğunu doğuranlar, tarlasına o derenin suyunu akıtanlar, çamaşırını o derede yıkayanlar, abdestini derede alanlar, deresine bakıp türküsünü söyleyenler, ağıt yakanlar, masal anlatanlar.
Karadeniz'in nineleri biliyor ki o dereler olmasaydı onlar da olmazdı. Bu yüzden ki, Karadeniz'in dereleri kuruyunca, yaşam alanları yerle yeksan olunca göç ediyor, bu arada sadece doğaları değil, kültürleri, dilleri, türküleri de yeryüzünden birer birer siliniyor.
*
Karadeniz'in nineleri cesaretin sadece gençliğe mahsus olmadığının canlı kanıtı. Onlar HES patronuna diklendiler diye hâkim karşısına çıkarılan Huriye Nine'ler, Ümmi Nine'ler.
Onlar, HES'çilerin yolunu kesip "Misafirseniz buyurun, değilseniz kendinizi dövdürtmeyin bana" diye bağıran Sebiye Nine'ler.
Onlar, haftalarca elinde dövizle köprü başında nöbet tutan, "Dere olmasa ne finduk ne de çay olir. Ben direnmeyum da kim dirensun?" diye soran Melahat Nine'ler.
Onlar, 94 yıllık ömrünün 30 yılını ineklerin peşinde vadisinin dağlarını karış karış dolaşan, 'Karadeniz İsyandadır' sloganını bulan, deresini bizzat bekleyen, "Canımı sevdiğum kadar seviyorum buranın ağacinu suyunu" diyen Gürgenli Fatma Nine'ler.