Yaşasaydı eğer...
GEREKTİĞİNDE sansür aracı olarak kullanılabilen yersiz bir yönetmelik yüzünden 'Bakur' belgeselinin İstanbul Film Festivali'nde gösterilemeyeceği haberini henüz almamıştık. Henüz yapımcılar ve...
GEREKTİĞİNDE sansür aracı olarak kullanılabilen yersiz bir yönetmelik yüzünden 'Bakur' belgeselinin İstanbul Film Festivali'nde gösterilemeyeceği haberini henüz almamıştık.
Henüz yapımcılar ve yönetmenler sansürü boykot için filmlerini göstermeme kararı vermemişti.
Pazar sabahıydı, Gürkan Hacır'ın yönettiği 'Haziran Yangını' belgeselinin ilk gösterimi için Beyoğlu'ndaki Atlas Sineması'na yollanmıştım.
Sonunu bildiğim bir hikâyeyi izleyecektim. Ethem Sarısülük'ün hikâyesini.
Kalbim ağrıyacaktı yine, biliyordum. 'Game of Thrones' izlerken bile gözlerim sulanıyor benim. Khalesi ejderhasının boynuna demir tasmayı taktığında yutkunamıyorum. Ki ne Khalesi ne ejderhaları gerçek.
Ama Ethem ve başına gelenler gerçek. Ailesine yaşatılanlar gerçek.
*
Ne Gezi'yi unuttuk ne orada
can veren çocukları.
Ne zulümleri unuttuk ne meşum açıklamaları.
Ama hissettiklerini unutabiliyor insan.
Hayata devam edebilmek için insanda var olan mekanizma olay ayırt etmiyor, hafızayı değil belki ama hisleri silebiliyor.
Gezi görüntüleriyle açılan 'Haziran Yangını'nın ilk 10 dakikasında polis şiddetini, tanıklıkları izlerken fark ettim...
O dev perde koku gibi... İnsanı birden eski günlere, o günlerdeki duygularına geri taşıyabilen bir koku.