Bir kriz değerlendirmesi
Kriz genelde istikrarsızlık yaratma potansiyeli olan; birey, grup, ülke ve hatta tüm dünya için tehdit oluşturabilecek durum yaratma özelliğine sahip anlar için kullanılan bir kavram. Bireyler için oluşan krizleri...
Kriz genelde istikrarsızlık yaratma potansiyeli olan; birey, grup, ülke ve hatta tüm dünya için tehdit oluşturabilecek durum yaratma özelliğine sahip anlar için kullanılan bir kavram. Bireyler için oluşan krizleri tanımlamak görece kolayken toplumlar ve daha büyük gruplar için oluşan krizleri tanımlamak zor. Siyaset bilimciler, sosyologlar ve uluslararası ilişkiler uzmanları psikologlar kadar şanslı değil. Özellikle de uluslararası krizlerin eşiklerini tespit etmek, hangi türden gerilimlerin kriz olarak adlandırılabileceğini objektif bir kritere göre belirlemek imkansıza yakın. Neyse ki elimizin altında geçmişte kriz olarak adlandırılmış, bazen savaşlara, bazen barışçıl çözümlere ulaşmış örnekler var da onlardan yola çıkarak krize kriz diyebiliyoruz. Yoksa tek kriter hissiyatımız olurdu. Pek çok olayın izahında olduğu gibi krizleri de bilgimizden ziyade önyargılarımızla anlamlandırırdık. *** Gerçi örneklerimizi seçtiğimiz tarih de bambaşka bir “felsefi” tartışmanın alanı, seçimin de zeminin de masum olmadığı, içinde “iktidar” barındırdığı söyleniyor ama yine de iyi ki tarih var diyerek yazımızın konusu olan ABD ile Türkiye arasında yaşanan son krize dönelim. Evet, bu her şeyden önce bir krizdi, iki ülke arasında silahlı çatışma çıkması potansiyelini içinde (şimdilik kaydıyla dahi olsa) barındırmasa da, ilişkilerde nihai kopuşu getirme olasılığı ciddi şekilde mevcuttu. Bir süredir yaşadığımız gerilimlerin, krizlerin en büyüğü, en ağır hasarı verebileceğiydi.