Bugün hayal, yarın olasılık
AK Parti’nin seçim başarısı hemen herkes için sürpriz oldu. En iyimser beklentiyi bile aşan bir şekilde Türkiye’yi yönetme yetkisini seçmenden bir kez daha aldı. Bu başarıyı kimileri Türkiye’nin...
AK Parti’nin seçim başarısı hemen herkes için sürpriz oldu. En iyimser beklentiyi bile aşan bir şekilde Türkiye’yi yönetme yetkisini seçmenden bir kez daha aldı. Bu başarıyı kimileri Türkiye’nin sosyolojisine, kimileri muhalefetin beceriksizliğine, kimileri de AK Parti kadrolarının çalışmasına bağladı. Az da olsa seçimin, özellikle de seçim sürecinin adil olmadığını söyleyenler çıktı.
Eminim Türkiye’nin bölgesindeki ve içindeki sorunlara rağmen AK Parti’nin kazandığı böylesi önemli bir siyasi başarı daha uzun yıllar tartışılacak, siyaset bilimi ders kitaplarına örnek vaka olarak girecektir. Sevindirici olan bu sonuçtan rahatsız olanların bile seçimin meşruiyeti üstünde tartışma açmamış olmaları, sorunu çok belli etmek istemeseler de kendilerinde aramalarıdır.
***
Yurt dışından gelen tepkilerin de tabii ki ciddiye alınması gerekmektedir. Ancak hiçbiri seçimin nihai sonucunu değiştirecek nitelikte aksaklıklardan söz etmemektedir. Seçimin mutlak galibi AK Parti’dir ve bu sonuç AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu’nun başarısıdır. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Türkiye’nin yarısının desteğini alarak artık gerçek anlamıyla siyasi bir lider olduğunu ispatlamıştır.
Yakında Meclis açılacak, hükümet kurulacak ve umuyorum ki kendine güvenini teyit eden iktidar partisi ülkenin sorunlarını çözmek için çalışacaktır. Bu sorunların en başında da hukukun üstünlüğüne olan inancın yeniden tesis edilmesi, ifade özgürlüğü başta olmak üzere insan haklarına saygı konusundaki tüm endişelerin ortadan kaldırılması gelmektedir.
Türkiye hangi tehdide karşı mücadele ederse etsin, parçası olduğu Avrupa hukuk sisteminin temel ilkelerinden feragat etmemek zorundadır. Çarşamba günü Avrupa Komisyon’u tarafından Charlemagne binasında düzenlenen toplantıda dile getirilen ifade özgürlüğü sorunları tarihe bir istisna olarak geçmeli, AK Parti fabrika ayarlarına dönüp Türkiye’yi yeniden demokrasinin ve özgürlüklerin kalesi haline getirmelidir.